Türkiye’nin güvenliğini sağlamak, hak ve menfaatlerini korumak amacıyla yaptığı girişimler ABD’yi rahatsız etmiş ve Türkiye’yi bu girişimlerinden vazgeçirmek için çeşitli yollara başvurmuştur. Bunlardan ön plana çıkanlar, F-35 programından çıkarmak, CAATSA yaptırımlarına tabi tutmak, Yunanistan’ı güçlendirmek ve GKRY’ye destek vermek olarak görülebilir.
ABD, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı olanları destekleyerek ve Suriye’de bir PYD/PKK devleti kurmaya çalışarak, Türkiye’nin güvenliğini ve bekasını da tehlikeye sokmaktadır. ABD’nin ayrıca, Türkiye’nin NATO’daki durumunu zayıflatmaya yönelik, NATO ve AB nezdinde ortam yaratıp, bölgede Türkiye yerine başka bir alternatif oluşturma niyetindedir.
ABD-GKRY İlişkileri
ABD, Noble Energy şirketi ile Kıbrıs çevresindeki enerji kaynakları sorunu konusunda taraflardan bir diğeri haline gelmiştir. ABD, Avrupa’nın enerji güvenliğine katkı sağlayacak olan bu alternatifi desteklemektedir. GKRY’nin girişimlerini destekleyen ABD, Rum yönetimi ile bu konuyla ilgili olarak yakın bir iş birliği içerisinde olmuştur.
Birçok ABD’li yetkili, GKRY’ni çeşitli vesilelerle ziyaret etmişlerdir. ABD’li yetkililer bir yandan da Rumlara çıkarılacak enerji kaynaklarının, Avrupa pazarına ulaştırılması konusunda Türkiye’yi bir alternatif olarak görmeleri konusunda telkinde bulunmaktadırlar. İsrail’in çıkaracağı enerji kaynaklarının da Türkiye üzerinden taşınması gündeme gelmiştir.
Bu arada Kıbrıs’ın ABD’nin askeri operasyonları ve istihbarat çalışmaları için, stratejik bir önem taşıdığı da gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle ABD adadaki konumunun herhangi bir zarara uğramaması için GKRY ile Türkiye arasında arabulucu rolü oynamaya çalışmaktadır. ABD bölgedeki ülkeler arasında dengeyi sağlayamaması halinde, Rusya ve Çin gibi ülkelerle bölge ülkeleri arasında kısmi ittifakların doğabileceği ve bölgedeki dengelerin bozulabileceğini düşünmektedir (1).
ABD’nin GKRY’yi Silahlandırma Faaliyetleri
3 Mayıs 2019’da NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı (SACEUR) devir teslim törenine Kıbrıs Rum Kesiminin de katılması Türkiye’den tepkiyle karşılandı. Türkiye tepkisini Belçika’nın Mons kentindeki Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargahı’ndaki (SHAPE) törene katılmayarak gösterdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy tarafından yapılan açıklamada “Diğer AB üyeleriyle beraber, NATO nezdinde herhangi bir statüsü bulunmayan GKRY’nin de davet edilmesi büyük bir gaflettir” denildi. Söz konusu gelişme, GKRY’nin NATO’ya dahil edilmesi yönündeki ilk adım olarak nitelendirildi. ABD, S 400 ve benzeri tartışmaların devam ettiği bir süreçte Türkiye’ye “Eğer bizimle hareket etmezsen biz de senin hasmını kendi kanatlarımız altına alırız mesajını verdi.
Söz konusu davetin ABD’nin bilgisi ve onayı olmadan gerçekleşemeyeceğine işaret ederek, Türkiye ‘hayır’ dediği sürece GKRY’nin NATO’ya girme şansı yoktur. Türkiye kendi isteğiyle ayrılmadığı sürece NATO’dan atılmasına imkan da yoktur. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun GKRY’ni destek programına almasıyla Amerika, Güney Kıbrıs’ı NATO üyeliğine hazırladığını ortaya koymuş oldu. Amerikan enerji şirketlerinin hidrokarbon aramalarında Güney Kıbrıs ile anlaşmalar yapmaları zaten bunun ipuçlarını veriyordu. Türkiye, bu durumu bütün boyutlarıyla masaya yatırmalıdır.
AB üyeliğinin yanında bir de NATO üyesi olacak bir GKRY, Türkiye’nin Akdeniz’deki bütün hareket alanını daraltacak ve bölgesel ilişkilerini derinden ve Libya gibi yapılmaya çalışılan açılımları olumsuz olarak etkileyecektir. 7 Temmuz 2020’de Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, basın toplantısında, ABD’nin Güney Kıbrıs’la güvenlik alanında genişleyen ilişkileri çerçevesinde, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ilk kez bu ülke için ‘Uluslararası Askeri Eğitim ve Talim’ (IMET) programını uygulama niyetinde olduğunu ve Rum yönetimine askeri eğitim ve öğretim fonu sağlayacaklarını açıklamıştı. ABD, Güney Rum Kesimi’nin ordusunu Amerikan tipi ordulaşmaya, yapılaşmaya tam anlamıyla düzenli ordu haline döndürmeye çalışıyor.
Türkiye ise ABD’nin bu planına tepki göstererek, ABD’ye Ada’daki iki tarafa eşit muamelenin bir BM ilkesi olduğunu hatırlatarak bu adımlar Kıbrıs meselesine çözüm bulunması yönündeki çabalara katkı sağlamamakta, aksine Rum kesiminin uzlaşmaz tutumunun daha da güçlenmesine yol açmakta olduğuna ilişkin açıklama yapmıştı (2).
1 Eylül 2020’de ABD, “2020 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası” olarak bilinen savunma bütçe tasarısına 2019’da koyulan bir madde ile Güney Kıbrıs’a 1987’de uygulanan 33 yıllık silah ambargosunun kaldırılabileceği mesajı vermişti. ABD, savunma amaçlı silahların Rum tarafına satış kısıtlamasını 1 Ekim 2020’den 30 Eylül 2021 tarihine kadar kaldırdığı kararını iletti.
Rum yönetimini silahlandırmayı amaçlayan ve Türkiye ile Kıbrıs Türklerine karşı ciddi bir hamle anlamına gelen bu karara tepkiler sonucu ABD tepkileri azaltmak için silah sevkiyatına kılıf bulma arayışıyla göndereceği silahların ‘öldürücü olmayan’ (non lethal) sistemleri kapsayacağını ileri sürerek silahların Güney Kıbrıs’a sevk yolunu açmış oldu.
12 Eylül 2020’de CYCLOPS (Kıbrıs Kara, Açık Deniz ve Liman Güvenliği) adı altında güvenlik Eğitim Merkezi kurulmasını da kapsayan ABD-Güney Kıbrıs güvenlik ve savunma konularında Karşılıklı Anlayış Memorandumu imzalandı. Sahibi Rum yönetimi olacak merkezin inşaat ve işleyişi için ilk finansmanı ABD hükümeti sağlayacak şeklinde açıklandı. Bu mutabakat muhtırası şunu gösteriyor ki, ABD’nin Kıbrıs Türk tarafını yok sayarak Doğu Akdeniz’de barış ve istikrara hizmet etmeyerek Kıbrıs meselesinin çözümüne de zarar verecektir.
6 Ocak 2021’de ABD İç Güvenlik Bakan Vekili Chad Wolf ile GKRY Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, “bölgedeki ortak tehditlerle mücadele yetisini artırmak ve istikrarı sağlamak” amacıyla Kıbrıs Rum kesiminde Sınır Güvenliği alanında iş birliğini güçlendirmek adına niyet bildirisine imza attı (3). ABD yönetimi, Güney Kıbrıs hükumeti ile adaya bir üs kurmak için anlaşmış oldu (4).
JINSA-CSIS Belgeleri
2020’de ABD’nin önde gelen Neocon düşünce kuruluşlarından JINSA (ABD Milli Güvenliği için Yahudi Enstitüsü), Yunanistan ile ABD arasında askeri iş birliğini önemli ölçüde genişletmeyi öneren “ABD ve Yunanistan; Daha Yakın Bir Stratejik İşbirliğinin Geliştirilmesi” başlıklı belgeyi yayınlayarak ABD’nin bölgede liderlik vasfını üstlenerek İsrail ve Mısır’la yakın ilişki halinde olan Yunanistan ve Kıbrıs’a açık ve net bir şekilde destek olmasını Türkiye’de konuşlu askeri varlıkları için Yunanistan ve Kıbrıs opsiyonlarını ciddi şekilde düşünmesini destekleyen açıklamalar yapmıştı.
Yunanistan ve GKRY, bir bütün olarak görülüyor. İsrail ve Mısır’la oluşturulan dörtlü ittifak sistemine her türlü desteğin verilmesi; GKRY’nin sözde doğal gaz lisans sahalarında yatırım yapan Amerikan firmalarına doğrudan siyasi, hukuki ve askeri katkının sağlanması öneriliyor. ABD-Yunanistan ilişkilerinin tarihinin en güçlü döneminden geçerek ilişkileri geliştirilmeye çalışılıyor.
2018’de yayınlanan CSIS belgesi, ABD-İsrail-Yunanistan ve GKRY arasında dörtlü ittifak öneriyordu. 2019’da da “Denizde Değişimler: Doğu Akdeniz’de ABD için tehditler ve Fırsatlar” belgesi yayınlanmıştır. Her üç belge ABD önderliğinde Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin başta Mavi Vatan olmak üzere Kıbrıs, Libya ve Suriye’de jeopolitik çıkar kayıplarını hedefliyor (5).
GKRY-Yunani̇stan-ABD-İsrai̇l Ortak Askeri̇ Tatbi̇katları
2010’dan beri İsrail ve ABD tarafından icra edilen Noble Dina adlı tatbikata 2011’de Yunanistan, 2017’de GKRY katılmıştır. 2012’de İsrail, Yunanistan ve ABD deniz ve hava kuvvetlerinin katılımıyla icra edilen Noble Dina tatbikatında düşmanın (Türkiye) Doğu Akdeniz’deki doğalgaz üretim kuyularına yapacağı bir denizaltı ve hava taarruzuna karşı önlemleri denenmiştir.
Türkiye’ye karşı yapılacak bir askeri harekâtın provasının yapıldığı bir tatbikatta Türkiye’nin NATO kullanımına tahsis ettiği Kürecik radarından alınan bilgilerin kullanılması söz konusu radarın ve radarda görevli ABD ve NATO personelinin mevcudiyetinin ve faaliyetlerinin sorgulanması ve radarın yabancı ülkelerin kullanımına kapatılması gerektiğini göstermektedir.
2020’de ABD, Yunanistan ve Fransa, “İskender 2020” tatbikatı ile Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Ege Denizi’nde de Türkiye’yi hedefe oturtmuş, Türkiye tarafından kontrol altında tutulan Skyros Adası, askerî harekât ile geri alınmıştı. Atina’daki Amerikan Büyükelçiliği de tatbikat sırasında Amerikan Deniz Kuvvetleri unsurlarının yer aldığı fotoğrafları paylaşmıştı.
ABD, Yunanistan ve İsrail’e ait büyük mali fonlar, Yunanistan’da gemi inşasına başlamak için iş birliği mesajı vermişti. 31 Ocak 2020’de “ABD-Yunanistan Karşılıklı Savunma İş birliği” Anlaşması da Yunan parlamentosundan geçirilmişti. Böylece Yunanistan’ın Larissa, Stefanovikio ve Dedeağaç askeri üs ve tesisleri sınırsız bir şekilde ABD kullanımına açılmıştı. Ayrıca Girit/Suda da bulunan Amerikan deniz üssünün de geliştirilme kararı alındı.
‘Medusa 2020’ tatbikatına GKRY ile Yunanistan ve Fransa’nın, Mısır ve BAE ile ortak deniz-hava tatbikatı yapıldı. Bölgenin Avrupa ordusunun eksikliğini giderecek şekilde ABD’nin varlığına ve özellikle askeri varlığına ihtiyaç duyduğu gerekçesiyle ABD’den de askeri personelin katıldığı aktarıldı (6).
ABD’den Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na Resmi Başvuru
Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na katılmak için ‘kıyıdaş olmak’ gibi bir şart bulunmamasıyla ve bölgeye var olan ilgisi nedeniyle foruma ‘gözlemci’ olarak katılan ABD, resmi katılım başvurusunu yaparak Doğu Akdeniz’de önemli bir aktör olduğunu göstermeye çalıştı.
Diğer yandan, dünyanın en büyük doğal gaz üreticisi konumunda olan ABD, Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkeye sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG)) ihraç etmesi ve yeni olası keşifler neticesinde doğal gaz fiyatlarında meydana gelecek düşüşlerden etkilenecek olması nedeniyle bölgede var olmayı kendisi açısından zorunlu görülüyor. Bu nedenle, yeni dönemde de ABD’nin Doğu Akdeniz bölgesine daha yoğun bir ilgisinin olacağını tahmin etmek zor değildir.
Doğu Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine sahip ülkesi Türkiye ile Kuzey Kıbrıs’a ise şu ana kadar herhangi bir davet gönderilmedi. Türkiye ve Kıbrıs Türkleri aleyhinde oluşumlar bölgede barış ve iş birliğine katkı sağlamamaktadır. Doğu Akdeniz’de içinde Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin olmayacağı hiçbir girişim de başarılı olamayacaktır (7).
Sonuç Olarak;
ABD’nin GKRY’ye silah ambargosunu kaldırmak ve Rum tarafını askeri eğitim programına (IMET) dahil etmek suretiyle attığı adımlar Ada’daki iki halk arasındaki dengeyi bozmakta ve Doğu Akdeniz’de gerginliği artırmaktadır. ABD, Kıbrıs Adası’nda sürdürdüğü tarafsızlık politikasına geri dönerek Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik çabalara katkıda bulunmalıdır.
ABD, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de komşuları birbirine düşürüp, istikrarsızlıklara katkı sağlayarak enerjisini harcayabilir. Doğu Akdeniz’de istikrar, CSIS ve JINSA belgesinde kullanılan ateş gücü, yeni üsler, güç intikali, silahlı İHA’lar, askeri güç rotasyonları, silah satışları ve benzeri askeri güce yönelik kavramlar ile sağlanamaz. Eğer ABD, GKRY’ye ve Yunanistan’a destek olmak istiyorsa, politik değerlere dayalı hareket etmeyi bilmelidir. Diğer taraftan Dışişleri Bakanlığımız da başta Mısır olmak üzere Lübnan, İsrail ve Suriye ile yaşanması muhtemel zorlukların önüne geçilmesi için yeni diplomasi girişimlerini başlatmalıdır.
ABD’nin uzun bir süredir GKRY’ni kendi kanatları altına aldığı ortadadır. Doğu Akdeniz’deki mücadelede Rusya ve Çin’e oranla geride kalan ABD’nin bu tür adımlarla hamle yaparak anlaşmalar imzalayarak, tatbikatlar yaparak, temel olarak Çin’in Akdeniz’deki faaliyetlerine, Rusya’nın, Suriye ve Doğu Akdeniz faaliyetlerine karşı durmaya çalışmaktadır. ABD, Türkiye’nin girişimlerini ve bölgedeki inisiyatifini kabullenememekte, bunu bir çıkar çatışması olarak görmekte, ancak Türkiye’yi kaybetmeyi ve batıdan kopmasını da göze alamamaktadır. Bu amaçla Türkiye’yi kendi yörüngesine sokmak için çeşitli yöntemlerle zorlamaya devam etmektedir. Ancak bunda başarılı olamazsa, Türkiye yerine başka alternatifler için hazırlık yaptığı da ortadadır.
ABD’nin dengesi GKRY’ne ve Yunanistan’a doğru kaymasının kanıtları olarak da silah ambargosunu kaldırması, Dedeağaç’ta Lozan hilafına üs kurması, Girit’te üs edinmesi, Yunan F-16 modernizasyonuna olumlu cevap vermesidir. GKRY’ni ve Yunanistan’ı alternatiflerden biri veya bir parçası olarak hazırlamaya çalıştığı söylenebilir. NATO kapsamında Türkiye’nin güney kanadı dışarıda bırakılarak, kanadın Yunanistan-GKRY hattından geçirilmesi gibi bir konsept düşünülmektedir. İttifak üyesi olmayan AB ülkelerinin de NATO zirvelerine davet edilmesi ve NATO-AB ilişkisinin güçlendirilmesi de söz konusudur. Burada, GKRY’nin NATO üyeliğine karşı çıkan Türkiye’nin doğrudan hedef alındığı görülmektedir.
ABD, Güney Rum ordusunun askeri, savunma, hava savunma ve deniz kuvvetlerinin güçlendirilmesi konusunda askeri eğitimler verecek ve Amerikan tarzı yeni yapılanmayla birlikte askeri binalar, karargahların yenilenmesi NATO tipi bir yapılanmaya gitmesi beklenmektedir. GKRY’nin AB ile ilişkileriyle üyelik meselesi gündeme geldiği zaman ABD’nin bu hamlesi KKTC’nin statüsünü de tartışmaya açacaktır. Türkiye de buna karşılık bölgede bulunan askeri gücünü güçlendirmeli ve aynı zamanda kara birliklerinin statüsünü, askeri varlığını pekiştirme yoluna gitmelidir.
Yararlanılan Kaynaklar
- Ö. Serdar, “Bir Güvenlik Sorunu Olarak Kıbrıs’ın Enerji Kaynakları ve Uluslararası Aktörlerin Politikaları Bilge Strateji”, Cilt 8, Sayı 15, Güz 2016, ss.13-32.
- https://www.amerikaninsesi.com/a/abdden-guney-kibrisa-askeri-egitim-programi-plani/5494756.html
- https://tr.euronews.com/2020/09/14/d-sisleri-nden-abd-nin-k-br-s-ta-kara-deniz-ve-liman-guvenligi-merkezi-kurma-karar-na-tepk
- https://tr.sputniknews.com/abd/202101061043523000-kibris-ile-abd-arasinda-niyet-bildirisi-imzalandi/
- https://www.aydinlik.com.tr/haber/abd-dogu-akdeniz-de-ne-yaptigini-biliyor-mu-208125
- http://ankaenstitusu.com/yunanistanin-ve-gkrynin-abd-israil-misir-arap-cumhuriyeti-mac-ingiltere-ve-fransa-ile-yaptigi-ortak-askeri-tatbikatlar/
- https://tr.sputniknews.com/dogu_akdeniz/202102011043703782-dogu-akdenize-resmi-mudahale/