ABD’nin GKRY 33 yıldır uyguladığı silah ambargosunu tam da Doğu Akdeniz’de gerilimin tırmandığı bir dönemde kaldırması, hem bölgesel güvenliği baltalayan ciddi bir stratejik körlük, hem de Washington’ın Türkiye ile Yunanistan arasındaki muhtemel arabulucu pozisyonunu zayıflatan tarihi bir hata olarak kayıtlara geçti.
ABD yönetimi, kritik bir zamanda attığı bu adımla hem Ankara’ya yanlış bir mesaj göndermiş, hem Doğu Akdeniz konusundaki stratejik pozisyonunu zayıflatmış, hem de ikili ilişkilerdeki mevcut sorunlara bir yenisini eklemiştir. Rum yönetimini silahlandırmayı amaçlayan ve Türkiye ile Kıbrıs Türklerine karşı ciddi bir hamle anlamına gelen bu karar tepkilerin odağına oturmuştur.
Ambargo’nun Tarihi
Türk-Amerikan ilişkilerinde bugüne dek derinleşerek uzanan çatlakların en büyüğü, meşhur Johnson Mektubu krizi ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı olmuştur. Türkiye ve Kıbrıslı Türkler’deki Amerikan karşıtlığı, bu gelişmelerin ardından yükseldi. Kıbrıslı Türkleri Rumlar’ın zulmünden kurtarmak için başlatılan Kıbrıs Barış Harekatı sonrası, Washington, 1975’de hem Türkiye’ye hem de dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne silah ambargosu başlattı. ABD Başkanı Jimmy Carter, 1977’de Türkiye’ye uygulanan silah ambargosunu kaldırdı.
Washington, Soğuk Savaş yıllarında, NATO’nun doğu sınırı olan Türkiye’yi stratejik olarak Sovyetler Birliği’ne bırakmayı göze alamadı. Ancak 1987’de, Ada’ya yeniden silah ambargosu uygulanmaya başladı. ABD, bu kararla Rum çoğunlukla Türk azınlığın barışçıl şekilde adada yaşamasını tasarlamıştı. Washington buna gerekçe olarak, bölünmüş adanın silahlanmasının, adanın yeniden birleşmesi için sürdürülecek diplomatik çabaları engelleyeceğini gösterdi.
Ambargonun Kaldırılmasının Arka Planı
33 yıllık silah ambargosunun kaldırılmasını bizzat ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 1 Eylül’de telefonla GKRY lideri Nicos Anastasiadis’i arayarak bildirdi.
ABD Dışişleri’nin konuya ilişkin yaptığı açıklamada Pompeo’nun Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiades ile görüştüğü ve kararla ilgili yasağın kaldırılmasına ilişkin “2021 mali yılı için Silah Düzenlemesinde Uluslararası Trafik kapsamında kontrol altında bulunan öldürücü olmayan silahların ihracat, sevkiyat ve ithal edilmesine yönelik kısıtlamalar geçici olarak kaldırılacaktır.” ifadesine yer verildi. Ambargonun şimdilik bir yıl boyunca kaldırılacağı ancak istenirse daha sonra bu sürenin uzatılabileceği belirtildi.
ABD’nin ambargoyu kaldırma nedenleri şöyle açıklanabilir; Rusya’nın GKRY üzerindeki etkisini azaltmak, Rusya’nın üslerini kullanmasına, gemilerin ziyaret yapmasına engel olmak, özellikle Rus finansının offshore hesaplarının GKRY’nden ayrılmasını sağlamaktır. Bu yüzden bir yıllık deneme süresi kararı alınmıştır. GKRY’ndeki AKEL Komünist siyasal partisi ile Rusya ilişkileri oldukça güçlüdür. Böylece ABD’nin diğer hedefi, AKEL’in Sovyetler döneminden gelen geleneksel bağını zayıflatmaktır.
Esasen Trump yönetiminin, “Rusya’nın GKRY üzerindeki etkisini azaltma” amacını güttüğü ve bu çabaya yönelik adımları geçen yıla uzanıyor. 2019 Aralık ayında Kongrede, “Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İş birliği Yasası” olarak bilinen düzenlemenin kabulüyle ilk somut adım atıldı.
Yasada, bölgede GKRY, İsrail ve Yunanistan’ın iş birliğinin önemine dikkat çekildikten sonra, ABD’nin Rum yönetimine uyguladığı ambargonun kaldırılması gerektiğine vurgu yapıldı. Aynı yasada, Türkiye’nin Ada’da 40 bin askerinin bulunduğu, ABD’nin ambargosundan dolayı GKRY’nin Rusya ve başka ülkelerden silah aldığı ve bunun ABD’nin çıkarlarıyla uyuşmadığı yer aldı.
Öte yandan 20 Aralık 2019’da Başkan Donald Trump tarafından imzalanarak yürürlüğe giren “2020 Ulusal Savunma Yetki Yasası”, ABD’nin 1987 yılından beri GKRY’ye uygulamakta olduğu silah ambargosunun “koşullu olarak” kaldırılmasını öngörüyordu. Buna göre ABD Başkanı, Rum yönetiminin “para aklama denetimleri konusunda ABD ile çalıştığını” ve “Rus askeri gemilerinin adaya bakım ve yakıt ikmali için demirlememesi için gerekli adımları attığını” Kongrenin ilgili komitelerine teyit etmediği sürece ambargolar kaldırılmayacaktı.
Böylece Trump, silah ambargosuunn kaldırılması yetkisini 14 Nisan’da imzaladığı kararname ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya devretmiştir. Ancak tabii ki seçime 2 ay kala böyle bir adımın atılmış olmasının önemi vardır.
Trump genellikle Demokrat kanatta olan Rum ve Ermeni lobilerini kendi tabanına katmak için bu tarz bir adıma gitmiş olabilir. Çünkü buradaki Rum ve Ermeni lobilerin siyasi arenada ve sandıkta etkisi kanıksanamaz. Trump yönetimi her ne kadar “Rusya’nın etkisini azaltmak” amacına vurgu yapsada, Kongrede uzun süreden beri Türkiye’ye karşı GKRY’ye silah ambargosunun kaldırılması için lobi yapan isimlerin olduğu bilinen bir durumdur.
Başta Demokrat Senatör ve Dış İlişkiler Komitesi Kıdemli Üyesi Bob Menendez ile aynı komitenin Cumhuriyetçi Üyesi Senatör Marco Rubio gibi isimler, hem Rum Yönetimi’ne silah ambargosunun kaldırılması, hem de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de artan etkinliğinin sınırlandırılması için çaba sarf ettiler. Zaten “Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İş birliği Yasası”nın iki mimarı olan bu isimler, Senatoda bu yönde bir anlayış birliği oluşturabilmek için her fırsatı kullandılar.
Pompeo ise, “ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongre ödeneklerine ve bildirimlerine bağlı olarak, artan ikili güvenlik ilişkileri kapsamında Rum yönetimine uluslararası askeri eğitim vermeyi ve öğretim fonu sağlamayı planlıyor.
Bu adım, Doğu Akdeniz’de istikrarı sağlama adına anahtar bölgesel ortaklarla ilişkileri geliştirme çabalarımızın bir parçasıdır.” ifadelerini kullandı. ABD bu karar ile Suriye’de Libya’da Doğu Akdeniz’de yönünün ve desteğinin GKRY’nde dolayısıyla Yunanistan’da olduğunu teyit etmiş oldu.
ABD yetkililerin Yunan basınına, ambargonun kaldırılmasının Doğu Akdeniz’deki gündemden bağımsız olduğunu ifade ettiği de haberde yer aldı. Rum lider Anastasiadis, ambargonun kaldırılmasını memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.
Fakat, Türk Dışişleri Bakanlığı ABD’ye tepkisini göstererek kararın Ada’daki iki halk arasındaki eşitliği ve dengeyi yok saydığını ve Kıbrıs meselesinin çözüme kavuşturulması yönündeki çabaları olumsuz etkileyeceği de belirtmiştir. Doğu Akdeniz’de gerginliğin azaltılması amacıyla çaba harcanan bir dönemde, ABD’nin bölge barış ve istikrar ortamını zehirleyen bu tür bir kararın altına imza atması müttefiklik ruhuyla da bağdaşmamaktadır.
Ada İstikrar ve Barış Adası Yerine Bir Barut Fıçısına Mı Dönecek?
ABD, Güney Kıbrıs’a göndereceği silahların ‘öldürücü olmayan’ (non lethal) sistemleri kapsayacağını ileri sürüyor. Washington, tepkileri azaltmak için silah sevkiyatına kılıf bulma arayışındadır. ABD’nin ‘öldürücü değil’ dediği bu sistemlerin insan öldürüp öldürmediği oldukça tartışmalıdır.
“Ölümcül olmayan silah” ifadesi, esasen GKRY’nin ABD’den tank, top, tüfek, uçak ya da bunun gibi öldürücü özelliği olan herhangi bir silah alamayacağını ancak taser (şok tabancası), koruyucu yelek, askeri ekipmanlar ve askeri diğer hizmetleri satın alabileceğini belirtiyor. Bu tip gereçlerin askeri teçhizat, ölümcül olmayan mermiler, patlayıcılar, gaz ve spreyler ile arazi tuzakları olarak anılmaktadır.
Kalıcı sağlık sorunlarına yol açan bu tip silahların sonu ölümle sonuçlanan yaralanmalara sebebiyet verdikleri gözlenmiştir. Kaldı ki ekonomik olarak zor durumda olan GKRY’nin ABD’den herhangi bir savunma unsuru alıp almayacağı da henüz net değildir. Ambargonun kaldırılmasıyla bu sistemlerin Güney Kıbrıs’a sevk yolu açılmış oldu.
Söz konusu kararın ABD’nin 2021 Mali Yılı için 1 Ekim 2020-30 Eylül 2021 geçerli olması ancak taraflar bir sonraki mali yıl için yeniden görüşerek kararın devamı noktasında anlaşabilecektir. Dolayısıyla “ambargonun askıya alınması” kararının gelecek yıl devam edip etmeyeceği, devam ederse bu sefer ölümcül silahları da kapsayıp kapsamayacağı, Türk-Amerikan ilişkilerinin yakın geleceğinin en önemli konu başlıklarından biri olacaktır.
ABD çözümden ziyade istikrarsızlığa neden olurken bir ihtimaldir ki hafif silahlar ağır silahlara da dönüşebilir. O zaman Türkiye de gerekeni yapmak için harekete geçecek ve böylece ada istikrar ve barış adası yerine, barut fıçısına dönüşecektir.
Türk-Amerikan İlişkileri Etkilenir Mi?
ABD’nin başkanlık seçimlerinden sonra Joe Biden’ın iktidara gelmesi halinde ikili ilişkilerin bozulacağı söz konusudur. Aynı zamanda Trump’ın iktidarını koruması halinde de ufukta ilişkiler çok parlak gözükmemektedir.
Çünkü Washington yönetiminin YPG/PKK terör örgütüne destek vermesi, Suriye’de çıkarılan petrolün ABD şirketi’nin pazarlaması konusu Trump yönetimi’nin bilgisi dahilindedir şimdi aynı yönetim Kıbrıs Rum Kesimi’ne ambargoyu kaldırdı. Kısa ve orta vadede Türk-Amerikan ilişkileri kolay ve parlak gözükmemektedir. Seçimi kim kazanırsa kazansın ilişkiler inişli çıkışlı olacaktır.
Böylece ABD, YPG/PKK’ya desteğini sonlandırmalı, FETÖ örgütünün faaliyetlerini sonlandırmalı, Kongre’deki Türkiye karşıtı inisiyatiflere karşı çıkmalı ve Türkiye’yi F-35 programında hak ettiği yere koymalıdır. Ayrıca ABD’nin GKRY’ne yönelik silah ambargolarını kaldırması bölgesel barış ve istikrarı zehirlemektedir. Yeni bir sayfa için bu konuların öncelikli olarak çözülmesi gerekir.
Sonuç Olarak;
Kıbrıs’ta Türklere yönelik yapılan kanlı olaylar hala hafızalarda tazeliğini korumaktadır. Boşuna Kıbrıs Harekatı yapılmadı. Boşuna ABD Kıbrıs Rum kesimine silah ambargosu koymadı. Bu ambargoyu kaldıranlar adadaki istikrarsızlığa sadece katkıda bulunuyor. ABD, Kıbrıs Rum Kesimine hafif silahlar konusunda kaldırdığı ambargoyu bir dönem Türkiye’ye de uygulamıştı. Türkiye o dönemde bile ayakta kalabilmiştir.
Ayrıca ABD, AB ile senkronize hareket etmektedir. Yunanistan Lozan’a aykırı olmasına rağmen ABD’ye Ege’de deniz üssü açmıştır. Bu ilk adımdır. Ardından AB’nin kayıtsız şartsız Yunanistan’ı destekleyeceğiz açıklamasını sözden öte eyleme dönüştürememesi, ardından da ABD’den gelen Rum kesimine yönelik ambargonun kalkması üçlü bir hamledir.
Bir taraftan Rum kesimine yönelik böyle bir hamle aslında Türkiye’nin hem Doğu Akdeniz’de hem de petrol sahası bölgelerinde elini zayıflatmaya yönelik adımlar olarak bakılabilir. Fakat burada göz ardı edilmemesi gereken bir nokta vardır ki Türkiye eski Türkiye değildir, bütün bunlarla baş edebilecek bir ülkedir.
Yaklaşan ABD seçimlerini de göz önüne alırsak, şu anda ABD suların gitgide ısındığı Doğu Akdeniz’de doğrudan bir taraf tutmak istemiyor. Çünkü bir tarafta İsrail ve Avrupa var diğer tarafta ise Trump’ın iyi ilişkileri korumaya çalıştığı Türkiye. ABD, doğrudan devreye girmek yerine Yunanistan ve Rum yönetimini kullanarak oyunda yer alıp, bu tarafların kazançları çıkması durumunda bölgeden çıkar sağlamak istiyor olabilir.
Bu durum ABD’nin oy kazanmak için yaptığı bir hamledir. ABD’de Rum ve Ermeni lobileri en az Yahudi lobileri kadar güçlü ve söz sahibidir. Dolayısıyla kongre ve senatodaki bu gücü gözardı edilmemesi lazımdır. Diğer taraftan da Türkiye’nin bu lobi faaliyetlerine çok ciddi bir şekilde eğilmesi lazım. Bu işler yalnızca Büyükelçilikler ile yapılacak işler değil. Bütün STK’ların da elini taşın altına koyması gerekmektedir.
Türkiye, Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz’de etkin. Son olarak burada gereken şey diplomatik atak ve etkili bir diplomasidir. Akıllı güç, eşittir yumuşak gücün ve sert gücün kullanımından ibarettir. Bu durum iş birliği, yeni müttefiklik ve ittifaklar ile çözüme kavuşabilecektir.
Yararlanılan Kaynaklar
- https://www.aa.com.tr/tr/analiz/abdnin-stratejik-korlugu-dogu-akdenizdeki-krizin-ortasinda-gkryye-silah-ambargosunu-kaldirmak/1962786
- https://tr.euronews.com/2020/09/02/abd-d-sisleri-bakan-pompeo-rum-kesimine-uygulanan-ambargonun-kald-r-lmas-n-savundu
- https://www.kibrisgazetesi.com/kibris/abd-guney-kibrisa-uyguladigi-silah-ambargosunu-kismen-kaldirdi-h95514.html
- https://www.defenceturk.net/abd-guney-kibrisa-uyguladigi-silah-ambargosunu-bir-yilligina-kismen-kaldirdi