Deniz Haydutluğu: Vakalar ve Tehlikeli Güzargahlar

0
452
Küreselleşmenin itici gücü, ekonomi; ekonominin itici gücü, ticaret ve ticaretin ana ulaşım ortamı denizler olduğundan küreselleşmenin gerek aydınlık gerekse karanlık etkileri denizler üzerinde yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Mevcut siyasi ve ekonomik ortam, artan deniz trafiğinde, gemilere karşı düzenlenen saldırıların bazı bölgelerde artmasına sebep olmuştur.
Bu saldırılar ekonomik veya siyasi çıkar sağlamak üzere düzenlenen değişik amaçlı saldırılardır. Ayrıca denizler terör, kitle imha silahlarının taşınması, uyuşturucu kaçakçılığı, mülteci ve yasa dışı göç hareketleri gibi organize suç faaliyetlerinde kullanılmaya müsait ulaşım ortamı haline gelmiştir. Bu çerçevede, denizler üzerinde icra edilen yasa dışı faaliyetler deniz haydutları ve organize suç örgütleri için son derece karlı bir alan haline dönüşmüştür.

Korsanlık ve Deniz Haydutluğu’nun Hukuksal Niteliği

“Deniz haydutluğu (pirata)” ve “korsanlık (corsario)”, antik çağdan beri karşı karşıya kalınan iki ayrı kavramdır. Bu kavramlar arasında 20. yüzyıla kadar net bir ayrım yapılmamış, hatta uzun süre iki kavram aynı anlamda kullanılmıştır.
1856 tarihli Paris Beyannamesi, çok sayıda devlet tarafından deniz haydutluğunun suç kabul edildiğini gösteren en önemli belgedir. Bu beyannameden sonra, devletler deniz haydutluğuna ilişkin ortak bir tavır takınmaya başlamış ve deniz haydutluğuna ilişkin kodifikasyon çalışmalarının temeli atılmıştır. Deniz haydutluğuna ilişkin sorunları tartışmak üzere, 1932 Harvard Deniz Haydutluğuna İlişkin Sözleşme Taslağı oluşturulmuştur. Deniz haydutluğunun ilk tanımı örf ve adet hukuku kuralını kodifiye eden 1958 Açık Deniz Sözleşmesi’nde yapılmıştır.
1980’li yıllarda BM’nin bir organı olan Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) “silahlı soygun” adında bir başka kavramı daha hukuk lügatına katmıştır.  “Silahlı soygun” eylemlerinin cezalandırılması yetkisi sadece sahil devletine ait olsa da bu eylemlere aynı cezanın verilmesini öngörmektedir. Günümüzde deniz haydutluğuna dair temel hükümler 1982 BM Hukuku Sözleşmesinde düzenlenmiştir. BM ile IMO’nun çalışmaları sonucunda, 1988’de Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme (SUA Convention) imzalanmıştır (1).
BMDHS’de geçen deniz haydutluğu tanımına getirilen coğrafi kısıtlamada devletlerin iç sularında ve kara sularında işlenen fiiller değil; yalnızca Açık Denizlerde işlenen bu fiiller deniz haydutluğu olarak kabul edilmektedir. BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 101. maddesinde deniz haydutluğu en genel haliyle hiçbir devletin yetkisine tabi olmayan bir yerde veya açık denizlerde, bir gemi ya da uçağa, bunların yolcularına ya da mürettebatına karşı kişisel amaçlarla işlenen her türlü yasa dışı şiddet veya alıkoyma veya yağma fiillerini kapsayan eylemler üzerinden tanımlanmıştır.
Korsanlık, 1856 tarihli Paris Konferansı Bildirisi ile yasaklanıncaya kadar, uluslararası silahlı çatışma hukukunda meşru olarak kabul edilmiştir. Bu kavramın artık uygulama alanı kalmamıştır ve günümüzde uluslararası suç sayılmaktadır (2).

Tarihsel Arka Plan

En eski uluslararası organize suç olarak kabul edilen deniz haydutluğu, Antik Yunan ve Roma için önemli bir sorun olmuştur. Tarihte kaydedilen ilk deniz haydutluğu Ege Denizinde bulunan Giritliler tarafından gerçekleştirilmiştir. Girit hem Antik Yunan zamanında hem de Roma zamanında en ünlü deniz haydutlarının sığındığı bir merkez olmuştur. Doğu Akdeniz ile Antik Yunan arasında bulunan adaya köle ele geçirmek amacıyla saldıran Dorlu Yunanlar adayı istila etmiş ve burayı bir deniz haydutluğu merkezi haline getirmişlerdir.
Osmanlı Devleti bakımından “ahitname” veya “aman” verdiği devletlere ait gemilere, Osmanlı korsanlarının saldırılmasına izin verilmemiştir ve diğer devletler ile yapılan ahitnamelerde deniz haydutluğuna ilişkin düzenlemelerin bulunması, günümüz anlamıyla deniz haydutluğu faaliyetlerinin yasaklanmasına önem verdiğini göstermektedir.
On sekizinci yüzyılda yaşanan İngiltere ve İspanya arasındaki savaşlarda korsanlar yine önemli bir rol oynamışlardır. Devletler deniz haydutlarına izin belgeleri vererek, deniz haydutlarını kendi donanmalarına yardımcı kuvvet olarak savaşlarda kullanmışlardır. Savaşın sona ermesi üzerine korsanlara verilen izin belgeleri geri alınmış fakat korsanlar yaptıkları işi bırakmak istememişler ve deniz haydudu olarak faaliyetlerine devam etmişlerdir.
On dokuzuncu yüzyıldan itibaren gerek sanayi devrimi ile birlikte savaş gemisi yapım tekniklerinde yaşanan gelişmeler, gerek deniz haydutlarının kontrolünün ve denetlemenin zorluğu, gerekse tarafsız devletlerin gemilerine zarar vermelerinden dolayı, deniz haydutlarına belge verilerek çeşitli amaçlarla kullanılmalarına son verilmeye başlanmıştır.

Yirmi birinci yüzyıla geldiğimizde korsanlık efsane olması gerekirken Çinli ve Malezyalı bazı kişiler tarafından ata mesleği olarak görülmüş ve devam ettirmeye çalışmışlardır. Günümüzün korsanları iyi eğitimli birliklerden oluştukları için ağır silahlı, sürat tekneleri kullanıyor ve değerli eşyaları alarak direnme olmaması halinde kimseyi öldürmüyorlardır. Bu işte ustalaşan korsanlar kocaman gemiyi dakikalar içinde baştan aşağı yağmalayarak kendi teknelerine yükleyebilmektedirler (3).

En Tehlikeli Güzargahlar

Modern deniz haydutları günümüzdeki organize suç örgütleri gibi çalışırlar ve Somali sahilleri, Malakka Boğazı, Güney Çin Denizi, Nijerya Körfezi ve Amerika kıyıları gibi çeşitli yerlerde gemiciliğe ve deniz taşımacılığına musallat oluşlardır.
  • Güneydoğu Asya
Bangladeş (Chittagong), Hindistan (Chennai, Kandla), Endonezya Adang Körfezi, Anambas açıkları / Natuna Adası, Balıkpapan, Belewan, Bontang, Gaspar / Bar / Leplia Str, Jakarta / Tg.Priok, Pulau Launt
Malakka Boğazı; Hem ticarî ve hem de stratejik bakımdan çok önemli bir boğazdır. Hint Okyanusu’ndan Pasifik Okyanusu’na geçişi sağlayan bu boğazdan her yıl yaklaşık 70.000 ticarî gemi dünya ticarî mallarını taşıyor. Boğazdan yılda 15 milyon ham petrol Körfez’den Japonya, Güney Kore, Çin ve diğer ülkelere ulaştırılıyor. Adeta deniz haydutları için kazançlı bir güzargah olarak karşımıza çıkıyor.
Güney Çin Denizi, Singapur Boğazı, Vietnam (Ho Chi Minh City); gemilere seyir halinde iken saldırılar düzenleniyor.

  • Afrika ve Kızıl Deniz
Batı Afrika; Abidjan (Fildişi Sahilleri), Bonny River / Warri / Onne / Lagos (Nijerya), Dar Es Salaam (Tanzanya), Douala (Kamerun), Tema (Ghana).
Batı Afrika ülkelerinden Nijerya açıklarında bulunan gemilere saldırılar düzenlenmesi uluslararası deniz taşımacılığında en “tehlikeli bölge” olarak Gine Körfezi kabul edildi. Raporlara göre, 2019 yılının ilk yarısında denizlerde kaçırma olaylarının %73’ünün, rehin alma olaylarınınsa %92’sinin yaşandığı Gine Körfezi’ne kıyısı bulunan Benin, Togo, Gana ve Kamerun gibi ülkelerin kara sularında fidye için saldırılar düzenlendi. Korsan saldırıların en önemli nedenleri arasında bu ülkelerdeki yolsuzluk ve yüksek işsizlik gösteriliyor.
Korsan saldırıların önemli kısmı ise Nijerya’nın petrol bölgesi olan Nijer Deltası‘nda yaşanıyor. Gine Körfezi’nin uluslararası deniz ticaretinde yoğun şekilde kullanılması bu bölgenin önemini daha da artırıyor. Dış ticaret ve balıkçılık faaliyetlerinin yanı sıra Gine Körfezi kıyılarında çıkarılmaya başlanan petrol ve doğal gazın 1990’lardan itibaren küresel ekonomide önem kazanması bölge için dönüm noktası oldu.
Aden Körfezi/Kızıl Deniz; dünyada korsanlığın varolduğu ana yerlerden biridir. Somali civarı; Somali’de istikrarlı bir siyasi otoritenin olmaması, bir yandan ülke ekonomisinin bozulmasına neden olurken, diğer yandan da deniz ve kara sınırlarında denetimi sağlayacak etkin bir güvenlik gücünün oluşturulmasını engellemektedir. Somali bugün “başarısız devlet” olarak tanımlanmakta ve dünyanın en fakir ülkelerinden biri olarak gösterilmektedir. Bu da deniz haydutları için çok uygun bir ortam sağlamaktadır. Somali adeta “deniz haydutlarının cenneti” olmuştur.

  • Güney ve Orta Amerika ve Karayipler
Haiti (Port Au Prince), Jamaica (Kingston), Peru (Callao)
  • Diğer Bölgeler
Irak (Basra yakıt terminali demir bölgesi, Umm Qasr) (4).

Saldırılarda Son Durum
BM Ticaret ve Kalkınma Konferansına göre, dünya ticaretinin değer bazında %70’i deniz taşımacılığı yoluyla gerçekleştirilirken korsan saldırıları ciddi tehdit oluşturuyor. Kaçırılan gemi sayıları 2019’da “son 10 yılın en düşük seviyesine” gerilemişti. Buna karşın, koronavirüs salgınının ekonomik etkileriyle hükümetler, korsanlıkla savaşmak için daha az kaynak ayırmak durumunda kaldı. Bu nedenle 2020’de küresel korsan saldırıları ve saldırı girişimlerinin sayısında bir önceki yıla göre %24 artış yaşandı.
2020’de dünya genelinde 135 personel gemilerinden kaçırıldı, söz konusu rakamın %95’inden fazlasının Gine Körfezi’nde gerçekleşmesi dikkati çekti. Bu bölgede yaşanan olaylarda 130 gemi personeli kaçırıldı ve bu, tüm zamanların en yüksek seviyesi oldu. Gine Körfezi’ndeki saldırıların %80’inden fazlası silahlı gerçekleştirildi. Körfez’deki gemi saldırılarının %25’inde mürettebat kaçırma olayları bildirildi.
2020’de 45 gemiyle en fazla korsan saldırılarına maruz kalan ülke Yunanistan olurken bu ülkeyi Singapur’da 30, Almanya’da 18, Hong Kong’da 13, Danimarka’da ve BAE’de 9 gemiyle takip etti. Bu dönemde saldırıya uğrayan Türk gemilerinin sayısı 5 olarak kayıtlara geçti. 2020’de saldırıların yaklaşık %50’si Nijerya’da 35, Endonezya’da 26, Singapur’da 23 ve Benin’de 11 gemi korsan saldırısı veya saldırı girişimine uğrayarak gerçekleşti.
Yasaklanmış olan Korsanlığın günümüz örneği olarak 2020 Aralık ayında Libya’ya silah ambargosunu denetlemekle görevli AB’nin deniz gücü İrini Harekatı kapsamında Yunanistan Deniz Kuvvetlerinden bir komutanın yürüttüğü, Alman fırtakeyni tarafından Türk gemisi Mora Yarımadası’nın güneybatısında uluslararası hukuka aykırı şekilde “silah ambargosunu ihlal ettiği şüphesiyle” durdurulmuştur ve Türk bandıralı Roseline-A isimli konteyner gemisinde arama yapılmasıyla kriz ortaya çıkmıştır. Hukuksuz bir müdahale olduğu yetkililerce açıklanmıştır.

23 Ocak 2021’de Nijerya açıklarındaki Gine Körfezi’nde seyir halinde bulunan Liberya bayraklı “Mozart” isimli Türk konteyner gemisi, Sao Tome’nin 100 deniz mili açığında saldırıya uğradı. Nijerya’nın Lagos kentinden Güney Afrika’nın Cape Town kentine ilerleyen gemideki 19 kişilik mürettebattan 15’i kaçırıldı (5) (6).

Sonuç Olarak

Küresel ticaretin sağlıklı bir şekilde işlemesi, bu ticarete konu malların taşındığı denizlerin güvenliğine bağlıdır. Ama tarihin ilk dönemlerinden itibaren denizler ve denizciler çeşitli tehlike ve tehditlerle karşı karşı kalmıştır; bunlardan biri de “korsanlık” ve “deniz haydutluğu” olmuştur. Devlet destekli bir faaliyet olarak yürütülen korsanlığın 1856’da yasaklanmasından sonra deniz haydutluğu ile uluslararası toplumun mücadelesi uluslararası hukuk çerçevesinde günümüzde devam etmektedir.
Uluslararası toplumun uluslararası sözleşmeler çerçevesinde yürüttüğü bu mücadele sayesinde yakın zamana kadar yok denecek seviyeye indirildiği düşünülen deniz haydutluğu eylemleri son dönemde tekrar ortaya çıkmış ve bugün denizcilerin ve denizlerin emniyet ve güvenliğini tehdit etmeye devam etmektedir. Türkiye’de bu eylemelere kayıtsız kalmamıştır; Aden Körfezi ve Somali karasuları ve açıklarında uluslararası toplumun başlattığı mücadeleye katkı sağlamıştır.
Deniz haydutluğu sorununun çözümü için sorunun kaynağına inilmeli ve deniz haydutluğuna neden olan faktörler iyi anlaşılmalıdır. Sorunun çözümü için özellikle deniz haydutluğunun yoğun olduğu bölgelerde önlemler alınması gereklidir ve siyasi karışıklığın, istikrarsızlığın, açlık, işsizlik gibi büyük ölçüde iktisadi sorunların olduğu bölge halkının refah düzeyinin artırılması için bu bölgelere yardım yapılmasının deniz haydutluğu olaylarının sona erdirilmesinde köklü çözüm olacağı ve bölge barışına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Deniz taşımacılığındaki en tehlikeli bölge ve güzargahlar göz önüne alındığında tamamlayıcı bir tedbir olan ve birçok teknik, ekonomik ve hukuki sonuçları olan gemilerde silahlı özel deniz güvenlik personeli istihdamı konusunda, yakalanan deniz haydutlarının yargılanması ve cezalarının infazına ilişkin hem devletlerin iç hukukları bağlamında hem de uluslararası toplumun uluslararası sözleşmeler düzeyinde bazı düzenlemeler yapmasına ihtiyaç vardır.

Yakalama, sorgulama, alıkoyma için herhangi bir hukuki düzenleme yoktur bu nedenle devletler deniz haydutlarını yakalamaktan kaçınıyor çünkü onları yargılayabilecek Uluslararası mahkemeler yok. Bu boşluk doldurulmalıdır. Petrolün, doğalgazın ve balıkçılığın yoğun olduğu bölgelere yapılan saldırılara karşı devletlerin müdahale mekanizmasını geliştirmesi gerekmektedir.
Yararlanılan Kaynaklar
  1. http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/denizhukuku.pdf
  2. BATIR, Kerem, Yirmi Birinci Yüzyılda Deniz Haydutluğu Ve Uluslararası Hukuk, Ankara 2011, s. 14.
  3. https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/korsanlar-266
  4. https://www.itudefamed.org.tr/index.php/yazilar/denizcilik/248-gunumuzde-korsanlik.html
  5. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/korsan-saldirilarin-hedefindeki-stratejik-bolge-gine-korfezi/1533898
  6. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/gine-korfezi-2020de-korsanlarin-en-cok-gemi-murettebati-kacirdigi-bolge-oldu/2120938