Hem Rusya hem Türkiye hem de diğer aktörler için Doğu Akdeniz’deki konu enerjiden ziyade, güvenlik ve egemenlik meselesidir. Çünkü Doğu Akdeniz’den sondaj faaliyeti ile çıkarılması beklenen doğalgaz, Rusya’nın rezerv kapasitesi ile karşılaştırılamayacak kadar zahmetli ve dar hacimlidir. Yakaladığı fırsatları değerlendiren Rusya da fiilen Akdeniz’dedir.
Rusya’nın Tarihi Amacı
Rusya’nın Birinci Dünya Savaşı’na girme nedenlerinden biri olarak gösterilen “sıcak denizlere inme isteği” bugün hala geçerliliğini koruyan bir politikadır. Doğu Akdeniz’e erişim, var olma ve bu bölge çerçevesinde gelişen uluslararası güç dengesinde bir aktör olma yüzyılı aşkın süredir Rusya’nın dış politikasını şekillendiren öncelikli konulardan birisidir.
Ortadoğu’nun bir kısmı, zaten Sovyet Rusya’nın nüfuz alanına doğal olarak dahildi. Soğuk Savaş’tan sonra ilk kez 2011’de başlayan Suriye iç savaşı, Rusya’nın Doğu Akdeniz’de bir etki alanı kurma arzusu için paha biçilmez bir imkan oluşturdu. 2015’ten itibaren Rusya hızla, Doğu Akdeniz çevresinde limanlara, hava üslerine, doğalgaz sondaj ve denizaltı iletişim kabloları ile istihbarat faaliyetlerine kavuştu.
Doğu Akdeniz’den sondaj faaliyeti ile çıkarılması beklenen doğalgaz, Rusya’nın rezerv kapasitesi ile karşılaştırılamayacak kadar zahmetli ve dar hacimlidir. Hatta Avrupa’nın bile Doğu Akdeniz’den elde edilecek gazı bütün verimliliği ile çıkarıp kullanabildiğini varsaydığımız bir seçenekte bile, ancak Avrupa’nın ihtiyacı olan gazın yüzde 1’inin tedarik edilebileceğini bilinmektedir.
Rusya’nın Doğu Akdeniz Stratejisi
Rusya, Doğu Akdeniz’de gözetim, keşif ve operasyon kabiliyetini artırma şeklinde bir strateji izlemektedir. Rusya, Suriye Savaşı’nın belirleyici aktörlerinden birisi oldu ve bölgedeki dengeler üzerinde de söz sahibi oldu. Mesela Rusya’nın Esed’i iktidarda tutma siyaseti, İran’ı da desteklemek ve böylece bölgede Şii hattının güçlenmesi anlamına geldiğinden, Rusya’nın bölgedeki varlığı doğrudan Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan’ı da ilgilendiren bir denklem oluşturmaktadır.
ABD veya NATO, bölgedeki var olma motivasyonunu azalttıkça, Rusya’nın Doğu Akdeniz’de var olma kapasitesi genişlemektedir. Ayrıca Rusya, enerji kaynaklı tansiyonların sık yaşandığı Ortadoğu’da Suudi Arabistan’dan İtalya’ya kadar pek çok aktörü ilgilendiren sondaj faaliyetleri ile de yakından ilgilenmektedir. Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine uzun bir keşif sürecinden sonra enerji fiyatlarını manipüle etmek amacı ile dahil olmuştur.
Mısır ve Lübnan’da gaz şirketleri ile varlık gösteren, GKRY’nde askeri amaçlarla üs bulunduran Rusya, Suriye’de hem geniş bir şeritte sondaj hakkını elinde tutmakta hem de geliştirip modernize ettiği askeri üs ve havalimanları ile fiili varlık göstermektedir. Moskova’nın hedefi, Doğu Akdeniz’de fiilen varlık gösterirken yeni açılan enerji rotalarını da kontrol etmek, yeni oluşturulacak ekonomik birlikteliklerin dışında kalmamak ve bu şekilde Doğu Akdeniz’de etkili bir aktör olmak şeklinde özetlenebilir.
Türkiye ve Rusya’nın Doğu Akdeniz Enerji Politikaları
Ocak 2019’da Kahire’de 7 ülkenin katılımı ile Doğu Akdeniz Gaz Forumu kuruldu. Ocak 2020’de ise İsrail, Yunanistan ve GKRY arasında kısaltması “East-Med” olarak isimlendirilen ve İsrail ile GKRY tarafından çıkarılan gazı Avrupa’ya taşıması planlanan doğal gaz boru hattı anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre inşa edilmesi planlanan “Poseidon” boru hattının, dünyanın en derin sualtı boru hattı olması tahmin edilmektedir. Bu boru hattı ile Avrupa’ya gönderilecek gazın maliyetinin Rus gazına oranla 2,5 kat daha pahalı olacağı hesaplanmaktadır.
Doğu Akdeniz’de bulunan gaz kaynakları ve Avrupa’ya bağlanması planlanan boru hattı, gazının yüzde 40’ını Avrupa’ya satan Rusya için ciddi bir tehlike arz etmektedir. Doğu Akdeniz sondajları ile Rusya’nın gaz arzına alternatif pazarlar oluşurken Rusya için birinci önceliklerden birisi, Doğu Akdeniz’de oluşan bu yeni pazardan alabileceği payın en fazlasını almak hem de oluşan yeni durum ile enerji piyasasında fiyatları manipüle etmek olacaktır. Moskova’nın Doğu Akdeniz’de doğalgazla ilgili genel tutumu, enerji konusundaki dış politika yaklaşımı ile paraleledir.
Rus Novatek firması Lübnan’da Total ve Eni firmalarıyla konsorsiyum kurmuş, bir başka Rus firması Lukoil Mısır’ın Zohr sahasının bir bölümünü satın almıştır. Suriye’de ise Banyas’tan Tarsus’a kadar olan kıyı hattında Rus şirketlerinin 25 yıllık sondaj hakkı bulunmaktadır. Bu haliyle, Kıbrıs adası etrafında ortaya çıkan enerji rekabeti, Rusya için sadece enerji kaynağına ulaşma meselesi değildir. Rusya, Doğu Akdeniz’de yaşananlara hem bir güvenlik meselesi olarak yaklaşmakta hem de ekonomik çıkarlarını gözetmektedir.
Doğu Akdeniz’den çıkacak gazın az veya çok olmasından ziyade, özellikle AB ülkeleri için Rus gazından başka bir kaynak bulmak ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmek enerji güvenliği açısından oldukça elzemdir. Yeni enerji kaynaklarının bulunması ve taşınması Rusya için AB ülkeleri ile teker teker ABD’den bağımsız bir ilişki geliştirme imkanı da tanımaktadır.
Eğer Doğu Akdeniz gazını AB piyasalarına makul maliyetlerle ulaştırmak mümkün olursa, Rusya’nın AB gaz pazarlarındaki payının az da olsa azalacağı bir gerçektir. Dolayısıyla Rusya hem enerji maliyetleri ve fiyatları hem de yeni doğalgaz alanlarında var olma isteği ile bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmektedir.
Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki Askeri Gücü
Rusya’nın Doğu Akdeniz’de göze çarpan en önemli askeri varlığı Suriye’dedir. Bu anlamda Şam rejimine verilen destek doğrultusunda ortaya konan irade Moskova’nın askeri pozisyonunun yansıması olmuştur. Nitekim Moskova Suriye’de S-300 ve S-400 gibi güçlü hava savunma sistemleri, özel kuvvetlere bağlı taktik ekipleri ve donanması ile öne çıkmaktadır. Rusya 1971’den beri Tartus Limanı’nda askeri bir üs bulundurmaktadır.
Rusya aynı zamanda Tartus Limanı’nın 90 kilometre kuzeyinde kalan Lazkiye Limanı’na yönelmiştir. Rusya bu limanlar aracılığıyla Suriye’de fiilen bulunma fırsatı elde ederek savaşın en önemli aktörlerinden biri haline gelmiştir. Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki askeri varlığı 2016’da ABD’ye yakın Sisi rejimiyle ortaklaşa düzenlediği tatbikat ile yeni bir boyut kazanmıştır.
Bu adım iki ülkenin birbirine yakınlaşma ihtimalini artırmakta ve ABD’nin Sisi rejimiyle ilişkilerini zayıflatma amacı taşımaktadır. Nihayetinde Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki yoğun askeri varlığı hem küresel güçleri hem de Ortadoğu’daki ülkeleri yakından ilgilendirmektedir. Ortadoğu’daki gelişmeleri yönlendirmeye çalışan ABD’nin üstünlüğünü Rusya’ya kaptırması halinde bölgesel güç dengelerinin derinlemesine sarsılma ihtimali vardır.
Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki Amacı Nedir?
Rusya için Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de hem siyasi hem de askeri açıdan varlık gösterme hedefi, Soğuk Savaş’tan beri dış politikasının önemli bir parçası olmuştur. Son yıllarda meydana gelen iki gelişme, Suriye iç savaşı ve Doğu Akdeniz’de doğalgaz rezervlerinin bulunması, Rusya için de bölgede yeni imkanlar doğuran bir konjonktür oluşturmuştur. Rusya’nın Suriye dışında yayılmacılık veya işgal gibi doğrudan bir rolü olmasa da NATO’nun bölgedeki etkisini azaltmak gibi bir hedefi bulunmaktadır.
Özellikle ABD’nin bölgedeki etkinliğinin azalmasından sonra Rusya, oluşan “power vacuum”dan (güç boşluğu terimi, “birisi bir şeyin kontrolünü kaybettiğinde ve kimse yerini almadığında” politik duruma fiziksel bir boşluk arasındaki bir benzetmedir) yararlanarak ve Suriye iç savaşının da etkisi ile elini bir hayli güçlendirmiştir. Suriye ile Soğuk Savaş’tan beri köklü ilişkileri olan Rusya artık Doğu Akdeniz’de fiilen varlık göstermektedir.
Doğu Akdeniz’de bulunan gaz, kapasite olarak Rusya’nın gaz arzına küçük bir alternatif pazar oluşturabilecekken, oluşan siyasi durum sebebiyle AB ülkeleri tarafından büyük ilgi görmektedir. Bu durum aynı zamanda hem Rusya için hem de AB ülkeleri için bir fırsattır.
Rusya, bu yeni pazardan alabileceği payın en fazlasını almak hem de oluşan yeni durum ile enerji piyasasında fiyatları manipüle etmek isteyecektir. Özetle, elinde tuttuğu ticari limanlar ve Suriye’deki üsler, Rusya’yı Doğu Akdeniz için uzak ülke olmaktan çıkarmıştır ve “sıcak denizlere inme” hayalini hayata geçirmiştir.
Türk-Rus İlişkilerinde Son Durum
Türkiye, Doğu Akdeniz’de 2 yeni Navtex ilan etti. Yeni duyurular 8-22 Eylül ve 17-25 Eylül tarihlerini kapsıyor. Türk medyasında Navtex ilanlarının ‘Rusya’nın atış eğitimleri’ için gerçekleştirildiği yazıldı. Rusya önceden eğitim yaptığı aynı sahalarda tekrardan eğitim yapmak için NOTAM (havacılara ilan) yayınladı. Bu hava faaliyetine yönelik bir ilandı. Su üstünde bir faaliyete yönelik değildir.
Ancak Türkiye, havaya yönelik olsa da bunun bölgede bulunan Oruç Reis ve Barbaros ile etkileşimi olmaması için güzel bir manevradır. Rusya’nın faaliyetinin Antalya istasyonu üzerinden Navtex’le bildirilmesi, söz konusu faaliyetler Türk yetki alanında icra edileceği için Yunanistan ve GKRY’ye karşı da önemli bir hamledir.
AB’nden gelen tüm tehditlere rağmen Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini sürdüren ve bölgeye donanmasını gönderen Türkiye, dengeleri değiştirdi. Doğu Akdeniz’deki haklarından asla vazgeçmediğini belirten Türkiye’nin mücadelesinden sonra başta AB ülkeleri olmak üzere Rusya da Rumların ve Yunanistan’ın yanında yer aldı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Anastasiadis ile bir araya geldi. Anastasiadis’le konuşan Lavrov, arabulucu olarak görev almaya hazır olduklarını söyledi. Lavrov, “Türkiye ile ilişkilerinizde endişeli olabilirsiniz fakat biz diyaloğu ve pragmatik olarak tarafların ortak çıkarlarını öne çıkarmayı ve bu doğrultuda uluslararası kanunları gözeterek kararlar alınmasında arabulucu olmaya hazırız” dedi.
Lavrov, Moskova’nın Türkiye ve diğer bölge ülkeleri ile olan özel ilişkilerini, bir diyalog köprüsü kurmak için kullanmaya hazır olduğunu söyledi. Lavrov ayrıca, ABD’nin “yanımızda olmayanlar bize karşıdır” ilkesini pekiştirmek için, Doğu Akdeniz’deki ülkeleri birbirlerine karşı kışkırtma girişimlerinden endişe duyduklarını belirtti.
Sonuç Olarak;
Yapılan yeni keşiflerle, 21. yy. dan sonra enerji transit yolu olmaktan çıkıp enerji kaynağı haline gelen Doğu Akdeniz’de çok boyutlu bir enerji mücadelesi hüküm sürmektedir. Dolayısıyla, bu kaynağın paylaşımı ve enerjinin dünya piyasasına taşınması öncelikle Akdeniz’e kıyıdaş ülkeler arasında mevcut krizlerin daha da derinleşmesine sebep olmuştur.
İsrail, Yunanistan ve GKRY gibi bölgesel aktörlerin bölgedeki enerji politikası keşfettikleri rezervleri Türkiyesiz bir yöntemle dünya piyasalarına aktarmak iken; AB’nin bölgedeki enerji politikası Rusya’ya olan enerji bağımlılığını en aza indirmektir. ABD’nin politikası da AB’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığının azaltılması ve İsrail’e koşulsuz yardım olarak görülmektedir.
Rusya ise tüm bu denklemlerde dışarıda gibi görünse de Doğu Akdeniz’deki enerji şirketleri ve bölgede bulundurduğu donanması ile söz konusu denklemde önemli bir aktör konumundadır. AB’nin Rus gazına bağımlılığının azalmasına engel olmak isteyen Rusya, bölgedeki denklemlerde kendi çıkarını gözetmektedir. Türkiye ile Astana sürecinden gelen diyalog ortamını koruyan Rusya, bölgedeki denklemlerde Türkiye’ye yakın durmaktadır.
Rusya, Türkiye’nin Suriye’deki sınır güvenliği için Türkiye ile güvenilir bir iş birliği ve ardından Doğu Akdeniz’de güvenilir bir iş birliğine girişmesi iki ülke açısından da kabul görebilir. Rusya Suriye’de ki Petrol rezervinin işlenmesi konusunda Türkiye ile mutabakata varabilirken, aynı zaman da aynı konsorsiyum ortaklığını Doğu Akdeniz bölgesindeki enerji içinde Türkiye ile iş birliğine gidebilir.
Türkiye’nin bölgeyi kontrol ettiği ancak üretim ve işleme açısından Mersin Akkuyu da olduğu gibi Türkiye ile bir anlaşma yapılabilir. Bu ve benzeri önerilerin, taraflarca değerlendirip uygulanması iki taraf için de makul görülebilecektir. Güney Kıbrıs’ın NATO toprağı olma ihtimaline karşı Türkiye ile mutabakata varılan bir tablo Rusya açısından daha sağlıklı bir sonuç ortaya çıkaracaktır.
Yararlanılan Kaynaklar
- https://kriterdergi.com/dis-politika/enerji-mi-egemenlik-mi-rusyanin-dogu-akdenizde-var-olma-stratejisi
- ÇAĞATAY ÖZDEMİR, Rusya’nın Doğu Akdeniz Stratejisi Analizi, SETA
- https://tr.sputniknews.com/columnists/202009031042775129-cem-gurdeniz-turkiyenin-rus-faaliyetlerini-navtexle-duyurmasi-yunanistan-ve-guney-kibrisa-karsi/