Doğu Akdeniz’de Stratejik Ortaklık: İtalya ve Türkiye

0
1263

Akdeniz’de en uzun kıyı şeritlerinden birine sahip olan İtalya, kendisini coğrafyaya hâkim kılan merkezi konumuyla Akdeniz’in sakin gücü olmaya devam etmektedir. Ülkenin dış politikasında izlediği çoğu zaman karmaşık yol Afrika’ya, Balkanlar’a ve hatta Doğu Akdeniz’e uzanan toprakları incelendiğinde kendini izah ve ifade ediyor.

Dünya gündeminin en sıcak meselelerinden olan Doğu Akdeniz ve Libya konusu, Avrupa dinamikleriyle incelendiğinde ise İtalya’nın aldığı pozisyonun dikkat çeken ayrıntılar içerdiği görülüyor.

Türkiye-İtalya İş Birliği

Türkiye ve İtalya’nın Akdeniz’deki varlık ve ilişkilerine baktığımızda, tarihsel olarak iki ülke de birer Akdeniz gücü olarak karşımıza çıkıyor. Onlarca yıldır NATO’nun güney kanadında iş birliği yapıyorlar; yaklaşık 20 milyar dolar değerinde, dengeli bir ikili ticarete sahipler. Üstelik birçok yatırım ve ekonomik iş birliği nedeniyle İtalya Türkiye’nin Avrupa’daki ekonomik çıkarları için önem arz eden bir ülke konumundadır.

Son dönemde ikili ilişkilerde yaşanan olumlu seyir, Türkiye ile İtalya arasındaki siyasi ve ekonomik gelişmelerin yanı sıra, AB ile ilişkiler ve Akdeniz’deki gelişmelerde de kendini gösteriyor. Türkiye ve İtalya’nın bu çerçevede Libya’da sağladıkları iş birliğinin temel amaçlarından birinin Afrika’dan Avrupa’ya, İtalyan yarımadası üzerinden mülteci akışını engellemek olduğu aşikâr.

Örneğin son dönemde Türk ve İtalyan donanmalarının NATO kapsamında veya Libya suları dahil Akdeniz’de ikili olarak gerçekleştirdikleri çok sayıda deniz tatbikatı tam olarak bu ihtiyaç ışığında gerçekleştirildi. Bunun yanında Roma ve Ankara arasındaki ilişkilerdeki olumlu seyir, Fransa’nın Doğu Akdeniz’deki varlığını özellikle Kıbrıs üzerinden daha görünür kılma girişimiyle paralel olarak gerçekleşti.

ENI’nin Sondaj Faaliyetleri

GKRY’nin, 2018’de Fransız, İtalyan ve Amerikan enerji şirketleri Total, ENİ ve Exxon Mobil’e Türkiye’nin kıta sahanlığı içinde bulunan 7’inci parselde petrol ve doğal gaz rezervlerini araştırmak üzere çağrıda bulunmasını müteakip Fransız Total ve İtalyan Eni şirketleri 26 Kasım 2018‘de 7. parselde hidrokarbon sondajı yapmak üzere GKRY’ye lisans başvurusunda bulunmuştur.

Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs Adası’nın güney batısında bulunan tartışmalı 7 numaralı parsel için sondaj izni verildi. Türkiye 7 numaralı parselin bir bölümünün kendi kıta sahanlığı içerisinde olduğunu savunuyor. Nitekim, bu doğrultuda Yavuz sondaj gemisi ve iki firkateyn bölgeye intikal ettirildi. ENI firması CEO’su Claudio Descalzi bölgeye savaş gemilerinin gelmesi durumunda sondaj faaliyetlerine başlamayacaklarını, bölgede oluşabilecek bir gerginliğin tarafı olmak istemediklerini ifade etti.

Doğu Akdeniz’de MEB’lerin veya kıta sahanlıklarının paylaşımı konusunda ciddi bir sorun olduğu vaka iken, şirketlerin Güney Kıbrıs tarafından açılan ihalelere katılmaları ve sondaj için ruhsat almaları sadece ekonomik nedenler ile açıklanamaz. ENI CEO’sunun açıklamasını siyasi olarak, İtalya’nın 7 numaralı parselde doğrudan Türkiye ile kriz yaşamak yerine, sorunu AB’nin genel bir sorunu haline getirmek istemesi, AB zirvesinden daha caydırıcı yaptırımların çıkmasına zemin hazırlanması, Doğu Akdeniz’de Fransa’nın AB adına daha fazla varlık göstermesinin önünün açılması şeklinde değerlendirebiliriz.

ENI ve Total konsorsiyumu, Doğu Akdeniz’de, Rum yönetiminin sözde MEB içerisindeki yapmayı planladıkları sondaj faaliyetlerini, 2021’e kadar ertelediğini resmi olarak Rum yönetimine iletmiştir.

East-Med Boru Hattı Projesi

Doğu Akdeniz’den çıkarılacak gazı Avrupa’ya taşıması planlanan East-Med boru hattıyla ilgili anlaşmanın imza töreni Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs enerji bakanları tarafından 2 Ocak 2020’de Atina’da yapıldı. Projeye göre İsrail’den çıkarılacak doğal gaz, su altı borularıyla önce Güney Kıbrıs’a gelecek, ardından Girit adasına uzanacak. Girit’ten sonra Yunanistan ve İtalya üzerinden Avrupa’ya ulaşacak.

Projenin esas amacı, Türk kara sularına girmeyip herhangi bir şekilde Türkiye’yi projeye dahil etmeden İsrail doğal gazını Avrupa’ya taşıyabilmek olarak dikkat çekiyor. East-Med projesi için belirlenen güzergahın, Türkiye-Libya ile 27 Kasım 2019’da imzaladığı deniz yetki alanları mutabakatı ile çakışıyor olması da diplomatik gerginlik konusu oldu.

Sonuç bildirisi Türkiye ve Serrac’a yönelik dengesizlikler içermesi nedeniyle İtalya bu kez de bildiriyi imzalamamıştır. İtalyan yöneticiler, Türkiye’nin de izinsiz şekilde kıta sahanlığından geçen bu hatta izin vermeyeceğini düşünüyor. Nitekim daha önce sondaj için GKRY’nin sözde 3. parseline gelen İtalyan ENI şirketine ait SAIPEM 12000 gemisi Türk Donanması’nı görünce geri dönmek zorunda kalmış, ENI CEO’su Claudio De Scalzi KKTC’ne gelerek devlet yetkilileri ile görüşmüştü.

Türkiye-Libya Anlaşması’a İtalyan Etkisi

Tarihi gereği İtalya, eski sömürgesi Libya’yı kendi etki alanının bir parçası olarak görüyor. Libya’nın mevcut durumu İtalyan çıkarlarıyla epey ilintili ve İtalya Libya’nın hidrokarbon rezervlerine bağımlı olmasından göç ve terörizm gibi konulara kadar, diğer hiçbir Avrupa ülkesiyle karşılaştırılamayacak düzeyde, bu ülkeyle çoklu ilişkilere sahip. Bu sebeple Libya’da çatışma ortamı oluştuğu andan itibaren İtalya konuya müdahil oldu.

İtalya Libya’nın iç siyasi yapısını diğer Avrupa ülkelerinden çok daha iyi bildiğinden, toplumsal yapısı gereği aşiretleri sürece dahil etti. Roma’da bir araya getirerek Libya’nın güneyinin ekonomik ve sosyal kalkınmasını teşvik etmek için bir anlaşma imzalamalarını sağladı.

Tüm bunların temelinde ise Libya ile İtalya arasındaki en temel sorun olan mülteci meselesinin yattığını görmek zor değil. 2017 yılında Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac ile imzaladığı bir anlaşmayla İtalya Libya’dan gelen mültecileri engellemeyi amaçladı. Bu çerçevede Libya’ya yardımların yanında kolluk gücü eğitimi, sivil toplumun geliştirilmesi gibi destekler veren İtalya, öte yandan bu hususta AB’nden istediği ölçüde destek alamadı.

Libya meselesine Türkiye’nin de müdahil olmasıyla, konu Doğu Akdeniz ve enerji bağlamında yeni güvenlik alanlarına taşınmış oldu. Zaten Türkiye’yi içine almayan ve Türkiye’nin bölgede “aktif politika izlemesi” gerektiğini gösteren İtalya, bölgede hidrokarbon faaliyetlerinde bulunmayı vaat etti.

Doğu Akdeniz ve enerji konularında daha etkin olmak isteyen İtalya’nın bu girişimi Yunanistan ve İsrail’in hakimiyeti nedeniyle istediği etkiyi meydana getirmedi. Söz konusu girişimlerin Yunanistan’ın bir gövde gösterisi haline dönüşmesiyle, İtalya fikir öncülerinden olduğu East-Med projesinin 2 Ocak’ta Atina’da düzenlenen imza törenine katılmadı.

Türkiye’nin bölgede kendisinin dahil edilmediği anlaşma ve girişimleri önleyeceğini çeşitli vasıtalarla göstermesiyle, Mavi Akım boru hattının yapımını üstlenen ve Türkiye’deki diğer bazı projeler için de öncelikli düşünülen İtalyan şirket ENI’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini durdurup geri çekilmesi, bu kapsamda önemli bir adımdır.

Fakat 9 Haziran’da İtalya’nın Yunanistan’la imzaladığı MEB anlaşmasıyla etkin ve tarafsız görünmek isteyen İtalya, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki politikalarını desteklemiş olmaktan öteye gidemedi. Keza Yunanistan, daha sonra Mısır’la yaptığı anlaşmaya hukuki emsal olarak İtalya ile yaptığı anlaşmayı gösterdi.

Yunanistan-İtalya MEB Anlaşması

İyon Denizi’nde 9 Haziran 2020’de Yunanistan ve İtalya arasında MEB Anlaşması imzalandı. Söz konusu anlaşma, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de savunduğu kıta sahanlığı ve MEB sınırlarını içeriyor. Anlaşması, Yunanistan’ın, adaların tam etkili olduğu yönündeki iddialarından feragat ettiğini gösteriyor. Anlaşmada jeodezik haritaların kullanılması ise Türkiye’nin Libya, İsrail ve Filistin ile denizden komşu olduğunu doğruluyor.

Ankara ile Serrac’ın belirlediği MEB’in batıda Girit adasına teğet geçmesine tepkili Atina yönetimi söz konusu bölgenin kendi MEB’ine dahil olduğunu iddia ediyordu. Bu anlaşma ile Yunanistan adaların ana kara kadar hakkı olmadığını kabul etmiş oldu. Arnavutluk’un ve Libya’nın hakkı yenmektedir.

İtalya’nın Akdeniz Tatbikatları

Türk ve İtalyan Donanmaları, 25 Ağustos 2020 tarihinde Doğu Akdeniz’de ortak eğitim icra etti.  Savunma sanayii alanında önemli iş birliklerine imza atan iki ülke, NATO ve ikili ilişkiler çerçevesinde pek çok alanda bu iş birliğini artırıyor.  Doğu Akdeniz’de gerçekleştirilen ortak eğitim, “müttefiklik” mesajı olarak algılandı. İtalya, Libya’da da Türkiye ile koordineli hamlelerde bulunuyor.

GKRY, Yunanistan, İtalya ve Fransa’nın 26-28 Ağustos’ta, Eunomia ismiyle gerçekleştirilen ortak hava ve deniz tatbikatının “başarıyla” tamamlanmıştır. İtalya Savunma Bakanlığı da “bölgede istikrar sağlanmasını” amaçladıklarını belirtti.

Yunan Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Bu tatbikat, dört Akdeniz devletinin tansiyonu düşürme politikası kapsamında hukukun üstünlüğüne yönelik taahhütlerini ortaya koyma amacı taşıyor” denildi Bakanlığın açıklamasında, İtalyan ve Türk donanmaları arasında “tarihi olarak mükemmel ilişkilerin” bulunduğu da belirtildi ve taraflar arasında diyalog için bu ilişkilerden de yararlanıldığı kaydedildi.

MED-7 Zirvesi

Fransa’nın ev sahipliğinde Korsika adasında 10 Eylül 2020 tarihinde gerçekleştirilen MED-7 adıyla anılan Güney Avrupa Ülkeleri Zirvesi’ne katılan İtalya Başbakanı Conte, “Doğu Akdeniz’deki gerilimi, bunun herkesin zararına olduğu ve bunu düzeltmek için mümkün olan her şeyi yapmanın görevimiz olduğu bilinciyle ele aldık. Burada büyüyen bir endişe söz konusu ve biz de diyalog ufuklarını genişleten ve paylaşılan çözümleri belirleyen erdemli bir görüşme sarmalı başlatmak istiyoruz.” diye konuştu.

Sonuç Olarak;

Avrupa’daki Türklerle daha farklı jeopolitik şartlarda karşılaşsalar da İtalyanlar, Anadolu Türkleri ile Akdeniz temalı bir ilişki kurmuşlardır. Anadolu Türkleri’nin İtalyalılarla olan ilişkisi deniz üzerinden olmuştur. İki halk ve hükümetleri arasında temel ilişki; Akdeniz’de ve Akdeniz’in ayrık denizlerinde çok uzun süreli yaşanan hâkimiyet mücadelesidir. İbn-i Haldun’un meşhur bir ilkesi olan “Coğrafya Kaderdir”, modern zamanlardaki Türk-İtalyan ilişkilerinin de anahtarı olmuştur.

İtalya son zamanlarda Türkiye ile yakın ilişkiler içerisindedir. İtalya’yı yanına çeken Türkiye, Doğu Akdeniz’de elini daha çok güçlendirdi. Tüm bunları gören Yunanistan, Doğu Akdeniz’de İtalya’ya bir de İyon Denizi’ndeki MEB sorununu gündeme getirirse sonu toparlanamaz şekilde ilişkileri bozulabilir anlayışı vardır. Türkiye ekonomik ve askeri olarak biraz daha güçlendiğinde Yunanistan’ı Ege ve Doğu Akdeniz’de masaya oturtabilir, hakkı olanı diplomatik olarak alır.

Her şeyden önce İtalya ve Türkiye hem tarihi hem de coğrafi açıdan Doğu Akdeniz’de önemli devletler olarak öne çıkmaktadır. Karadeniz ve Akdeniz’de doğalgaz ve petrol bulunması durumunda, bu kaynakların çıkarılması ve aktarılması konusunda İtalya ile yapılacak ortaklıklar bölgedeki şartları epey değiştirecektir. İtalya bu kapsamda, sakin ve temkinli gücüyle Akdeniz güvenliğinde anahtar rollerden birini alabilir. Avrupa fikrinden hızla savrulan İtalya’nın hareket kabiliyetindeki değişim ve genişleme, hissedilir şekilde nüfuz alanını da etkileyecektir.

Türkiye ve İtalya’nın yapacağı rasyonel iş birliği ise Kuzey Afrika ve Akdeniz’deki stratejik düzen için gerekli olacaktır. Bakan Çavuşoğlu, İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio ile Dışişleri Bakanlığındaki görüşmesinden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında Doğu Akdeniz’in iki önemli ülkesi Türkiye ve İtalya’nın, bu bölgenin barışı, huzuru ve refahı için birlikte çalışabileceklerinin altını çizmiştir.

Yararlanılan Kaynaklar