Makalede, kurucusu olduğu AB’nin önde gelen siyasal organizasyonu, kıta Avrupa’sının en önemli askeri güç unsuru, BMGK daimi üyesi ve G7 ülkesi Fransa ile dünyanın en güçlü ordularından birine sahip, jeopolitik ve jeostraTejik önemi yüksek, AB adayı, Doğu Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi bulunan, uluslararası hukuktan doğan hak ve yetkilerini korumaya çalışan Türkiye’nin askeri güç unsurlarının karşılaştırılması ardından, dış politika bağlamında iki ülke arasında sorun haline gelen bir takım konular üzerinde durularak neden Fransa’nın, Doğu Akdeniz politikasında Türkiye karşıtı bir ittifakta yer aldığı üzerine bir değerlendirmede bulunacağız.
Fransa ve Türkiye’nin Askeri Güç Karşılaştırması
ABD merkezli, bağımsız Global Firepower’ın, Küresel Güçler Sıralaması 2020 raporuna göre, Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın en güçlü 13’üncü ordusu konumunda bulunuyor. Aynı raporda Fransa ise 7. Sırada yer alıyor. Türkiye’nin savunma bütçesi 19 Milyar $ iken, Fransa’nın savunmaya 41.5 Milyar $ ayırdığı ifade ediliyor. Türkiye’nin toplam aktif asker sayısı 735 bin iken, Fransa’nın toplam aktif asker sayısı 451 bin.
Türk donanma gücü 149 iken (Korvet, Denizaltı, Devriye Gemisi, Fırkateyn…) Fransa’nın denizdeki gücü 180. Hava Kuvvetlerinde ise Türkiye’nin 206 Savaş uçağına karşın, Fransa’nın 266 savaş uçağı bulunmaktadır. Muharebe Tank sayısı Türk ordusunda 2.662 iken, Fransız Ordusunda bu sayı 528 olarak kayıtlara geçmiştir. İki NATO üyesi ülkenin ittifak içinde askeri değerlendirme yapılması sonucu Türk Ordusu en güçlü 4. NATO Ordusu olması karşısında Fransız ordusu ise NATO’nun en güçlü orduları sıralamasında 2. Sırayı almaktadır.
Son olarak İlk nükleer denemesini 13 Şubat 1960 tarihinde yapan Fransa, 24 Ağustos 1968’de de hidrojen bombası elde etti. Yine aynı sene ilk hidrojen bombasını üretti. Halen yaklaşık 300 adet nükleer başlığa sahip olduğu sanılıyor. Bunun karşısında Türkiye’nin nükleer gücü bulunmamaktadır.
Askeri karşılaştırma sonucu Fransız Ordusunun Türk ordusuna nazaran niceliksel bakımdan üstün olduğu aşikar. Ancak Türk ordusunun kadim tecrübesi, yıllardır sahada mobilize bir biçimde terörle mücadele etmesi ordunun imkan ve kabiliyetini yükseltirken, tecrübesini de artırmıştır. Son dönemde Savunma Sanayi’de atılan hamleler sonucu Türk Donanmasının da ciddi anlamda güçlendirilmiştir.
Doğu Akdeniz’de Rekabet
Doğu Akdeniz ve Libya sorunu ise gergin olan ilişkileri iyice sarstı. Zira Türkiye’nin, Libya’da BM tarafından resmi otorite olarak kabul gören Ulusal Mütabakat Hükümeti’yle 27 Kasım 2019’da Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin mütabakat muhtırası imzalamasına karşın, Fransa hukuksuz bir biçimde işgallerde bulunan Belkasım Hafter güçlerini destekliyor.
Fransa, Libya Sorununda etkin bir aktör olmakla birlikte, bölgedeki güç mücadelesiyle yakından ilgileniyor. Fransızlara göre Muammer Kaddafi sonrasından; ABD, İngiltere ve Fransa’nın ülkeden çekilmesiyle oluşan boşluğu Türkiye ve Rusya olmak farklı diğer uluslararası aktörler doldurdu. Tam da noktada Fransa Libya’da Hafter güçleri üzerinden etkinliğini artırmak ve korumak istiyor.
Doğu Akdeniz’de ise Fransa’nın üç sebepten ötürü bulunmak istediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bunlardan birincisi enerji boyutu. Yani Fransız petrol ve doğalgaz şirketlerinin (TOTAL) Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı pastasından pay almak istemesi. İkinci sebep Fransa’nın önemsediği coğrafyalara yakınlığı. (Tunus, Lübnan, Libya, Suriye, Moritanya, Nijer, Cad ve Sahel) Son olarak Almanya gibi diğer Avrupa ülkeleri bu bölgede çok varlık gösteremeyince Fransa tarafından öne çıkmak söz sahibi olmak anlayışı yatmaktadır.
Tüm bu gerginlikler çözülmeden bunlara yenileri eklenmeye devam ediyor. İki ülke, Libya bağlamında 10 Haziran’da Deniz Kuvvetleri üzerinden karşı karşıya geldiler. Fransa Savunma Bakanı Florance Parly, 18 Haziran’da yaptığı açıklamada ‘‘Libya’ya silah taşıdığından şüphelenilen ‘Çirkin’ adlı kargo gemisinin transpoder sistemini kapatarak kimlik kodu, nihai destinasyonu gibi bilgileri gizlediğini, bunun üzerine Fransız korvet gemisinin NATO görevi kapsamında kargo gemisini denetleme girişiminin Türk Fırkateynleri tarafından engellendiğini’’ söyledi.
Fransa bu konuyu hızla NATO’ya taşıdı ve 1 Temmuz itibariyle de NATO’nun Akdeniz’deki deniz gücünün görev yaptığı operasyonlardaki katılımını askıya aldığını açıkladı. NATO üzerinden yaşanan gelişmeler Fransa’nın müttefiklerine Türkiye’ye ‘dur’ demesi için bir çağrı olarak algılansa da bu durum karşılığını bulmadı.
GKRY ile Fransa arasından yapılan ve enerji ile deniz güvenliği alanlarına yayılan askeri anlaşma gereğince, Fransa’nın Baf’a yerleştirdiği savaş uçakları ise krizin askeri boyutunu tırmandırır nitelikte.
Son olarak Fransa’nın Yunan Hava Kuvvetleri’ni güçlendirmek adına 8 uçak hibe etmesi, 10 uçak siparişi alması ve Ağustos ayının ilk zaman dilimin de Fransa ve Yunanistan’ın, Türkiye’nin NAVTEX (denizcilere duyuru) ilan ettiği sahayı da kapsayan bölgede ortak askeri tatbikat icra etmesi Doğu Akdeniz’de yaşanan krizin Fransa tarafından körüklendiği anlamına gelmektedir.
Sonuç Olarak;
Ankara-Paris hattında daima yaşanan bir gerginlik olmuştur ancak Doğu Akdeniz sorunu iki ülkeyi askeri olarak karşi karşıya getirmektedir. Yaşanan kontrollü gerilim iki ülke arasında büyük risk unsuru oluşturmaktadır. Zira kontrollü gerginliğin endişe veren yanı olayların kontrol dışına çıkmasıdır. Türkiye’nin dış ticaretinde Fransa ihracatta 7. sırada, ithalatta 11. sırada bulunuyor.
Fransa’nın dış ticaretinde ithalat ve ihracatta ise Türkiye 14. sırada. Korona sonrası tüm dünyada ekonomi kötüye giderken, ekonomide bu kadar iyi ilişkiler gündelik siyaset için riske edilmesi çok doğru bir hareket olmayacaktır. Kuşkusuz bir yumuşama adımının atılması için bir üçüncü taraf gerekiyor. Zira tarafları masaya oturtmak ve bir tartışma zemini yaratmak sadece iki ülke için değil birçok bölge ve devlet için de hayati önemde.
İki taraf arasında son krizin yaşandığı yer olan NATO ve ya AB çözümün ve yumuşamanın başladığı yer de olabilir. Son olarak unutulmaması gereken bir nokta var ki uluslararası ilişkilerde kırmızı çizgiler ve öncelikli meseleler vardır. Bunlar siyasi grup, parti, hareket ve ya ideolijilerle karıştırılmamalıdır. Doğu Akdeniz sorunu Türk Dış Politikasında yaşanan bir sorun olmakla birlikte tüm Türkiye yaşanan gelişmeler karşısında çiğnenmeye çalışılan haklarımızı hep birlikte savunmalıyız.
Muhammet Kağan KESEMEN – Giresun Üniversitesi/Uluslararası İlişkiler
Yararlanılan Kaynaklar
- https://www.sde.org.tr/Content/Upload/Dosya/Dogu%20Akdeniz%20rapor%20.pdf
- https://tr.euronews.com/2020/02/03/dunyanin-en-guclu-ordulari-asker-2020-raporu-tsk-turkiye-13-uncu-siraya-geriledi
- https://www.cnnturk.com/dunya/natonun-en-guclu-10-ordusu-belli-oldu?page=15
- https://www.aa.com.tr/tr/dunya/turkiye-libya-anlasmasi-turkiyenin-dogu-akdeniz-politikasinda-onemli-kazanim/1662097
- https://www.ntv.com.tr/dunya/yunanistan-fransadan-18-adet-savas-ucagi-aliyor,_bP5ZSll80CAtCNyiidHHw
- https://www.aa.com.tr/tr/dunya/yunanistan-ve-fransa-dogu-akdenizde-ortak-askeri-tatbikat-duzenledi/1940408
- https://www.kibrisgenctv.com/guney/fransa-ile-askeri-anlasma-yururlukte-h73364.html