Dünya’daki Sayısal Donanma Gücü ve Türkiye’nin Konumu

0
2754

Deniz savaşı, en eski savaş biçimlerinden biridir. Çünkü, uçaklar kimsenin aklında bir düşünce bile olmadığında gemiler vardı ve geçmişte askeri araçlar yerine asker taşımak için hayvanlar kullanıldı. Bununla birlikte donanma gemileri, kürekçilerin uzun ve dar gemileri manevra yaptığı Roma İmparatorluğu döneminden bu yana çok yol kat etti.

Bugünün donanma gemileri hayranlık uyandıran ve insan başarısının inanılmaz yeteneklerinden biridir. Uçak gemisi ise, belki de herhangi bir ordunun deniz kuvvetlerinde övünebileceği en şaşırtıcı ve görkemli varlıktır.

Uçak gemileri uçağı taşıyabilen, konuşlandırabilen ve hatta kurtarabilen, böylece ordunun iki kolunu birleştirebilen tam uzunlukta bir uçuş güvertesine sahiptir. Bu şaheser varlık ülkelerin denizlerini, denizlerdeki varlığını koruması ve hiçbir ülkeye ait olmayan açık denizlerde güç göstergesi veya savaşa yakın olduğu ülkelere  konum olarak yakın tutup herhangi bir havadan saldırı için bekletmeye yarar.

Çin Deniz Gücü, askeri gemi sayısı olarak 300 gemiye ulaştı. 287 gemisi olan Amerikan Donanması’nı geride bırakarak, dünyanın en büyük donanması haline geldi. Çin Deniz Kuvvetleri’nin gemileri arasında 23 destroyer, 59 fırkateyn, 37 korvet ve 76 da denizaltısı bulunuyor. ABD ve Çin’in ardından gelen Rusya’nın 83, İngiltere’nin 75 ve Avustralya’nın 45 gemisi bulunuyor. Çin Donanması’nın gemi sayısı İngiltere, Hindistan, İspanya ve Almanya’nın toplamından daha fazladır.

Ülkelere Göre Denizaltı Filo Gücü-2020 (İlk 10 Ülke)

  • Kuzey Kore: 83
  • Çin: 74
  • Amerika: 66
  • Rusya: 62
  • İran: 34
  • Güney Kore: 22
  • Japonya: 20
  • Hindistan: 16
  • Türkiye: 12
  • Kolombiya: 11

Ülkelerin Donanma Gücü Sıralaması-2017 (İlk 7 Ülke)

  • Amerika Birleşik Devletleri
  • Çin
  • Rusya
  • Kuzey Kore
  • İran
  • Güney Kore
  • Hindistan

Bu güç kriterine göre sıralama tablosu, hangi ülkenin en çok gemiye sahip olduğunu görmek yerine, bir ülkedeki donanmanın gerçek gücünü görmemizi sağlar. Kuzey Kore’nin donanma gücüne bakılırsak, bir çok gemiye sahip olsalar bile çoğu devriye botlarıdır.

Türkiye’nin Jeopolitik Önemi

Jeopolitik, bir ülkenin coğrafi konumunun kaçınılmaz olarak o ülkenin dış politikasını belirlemesi olarak tanımlanır. Bir ülkenin deniz gücünü kullanım stratejisi ise o ülkenin dış politikasını da ortaya koyar. Dünyadaki en kritik geçitlerden olan; İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Cebelitarık Boğazı, Süveyş Kanalı ve Babülmendep Boğazının Türkiye’yi çevreleyen denizleri açık denizlere bağlaması sadece bu bölgeler açısından değil, bölgesel ve küresel güvenlik açısından da son derece önemlidir.

Türkiye’yi çevreleyen yakın ve uzak boğaz ve denizlerde bölgesel ve küresel rekabet unsurlarının kontrol amaçlı çalışmalarını giderek daha fazla sürdürdüğü görülmekte olup, Türkiye’nin bu rekabet alanlarında hak ve menfaatlerini koruması ve bu deniz alanlarında barışa katkıda bulunması her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

Türkiye, bulunduğu jeopolitik konum ve siyasi olarak kıta sahanlığında bulunan denizlerde, komşu ülkelere göre daha çok önem göstermesi ve ilgilenmesi gerekir. Türkiye, yakın tarihte Kıbrıs ve Kardak Kayalıklarına yaptığı operasyonlarla, günümüzde ise yayınladığı Navtex mesajları, tatbikatlar ve enerji (petrol, doğalgaz) aramaları sayesinde gücünden söz ettirir duruma gelmiştir.

Bu güçten rahatsız olan hiç şüphesiz, Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarıdır. GKRY bu yüzden İngiltere, Amerika kökenli enerji şirketleri ve donanmalarını bölgeye çekmek için elinden geleni yapmaktadır. Ancak Türkiye “Mavi Vatan” yolunda emin adımlarla gitmektedir.

Deniz Jeopolitiği

Küresel ticaretin hacim (ton) olarak %80’i, değer (dolar) olarak %70’i ; petrol taşımacılığının %60’ı ve doğalgaz taşımacılığının %25’i deniz yoluyla yapılmaktadır.

Deniz yolunun gücü ortadadır. Bu bağlamda çevre denizlerimiz, bir taraftan kıyıdaş ülkelerin kendi arasındaki, diğer taraftan kıyıdaşların Avrupa ve Asya-Pasifik ülkeleriyle siyasi, askerî, ekonomik ve enerji alanlarındaki etkileşimin deniz ulaştırma yolları üzerinden sağlandığı stratejik bir konumda bulunmakta; bu etkileşimin rekabet ya da iş birliği odaklı olması, ilgili ülkelerin güvenlik algılarını da önemli ölçüde şekillendirmektedir.

Sonuç Olarak;

Türkiye’yi çevreleyen yakın ve uzak boğaz ve denizlerde ve okyanuslarda bölgesel ve küresel rekabet unsurlarının kontrol amaçlı çalışmalarını her zamankinden daha fazla sürdürdüğü görülmekte olup, Türkiye’nin bu rekabet alanlarında hak ve menfaatlerini koruması ve bu deniz alanlarında barışa katkıda bulunması tarihi sorumluluklarından dolayı her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

Deniz Kuvvetlerimiz çok daha güçlü bir konuma ulaşmaya çalışıyor. Adalar Denizi, Doğu Akdeniz ve Karadeniz başta olmak üzere tüm denizlerde hak ve menfaatlerimizi azim ve kararlılıkla korumaya devam ediyorlar.

Ahmet Anıl Alarçin

Yararlanılan Kaynaklar
  • https://www.globalfirepower.com/navy-submarines.asp
  • https://www.dzkk.tsk.tr/index.php?dil=1
  • https://www.globalsecurity.org/military/world/links-navy.htm
  • https://finance.yahoo.com/news/7-most-powerful-navies-world-162637500.html
  • https://m5dergi.com/son-sayi/yukselen-cin-deniz-gucunun-kuresel-guc-dengelerine-yansimasi/
  • https://www.sde.org.tr/guray-alpar/genel/navarin-tecrubesinde-gelecegin-turk-deniz-stratejisi-kose-yazisi-16936