Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-PKK İlişkileri

0
905

terör örgütü PKK, 1974 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Fis Köyünde kurulduğu günden bugüne kadar, çeşitli ülkelerden destek aldığı ve bu ülkelerde çok rahat şekilde faaliyetlerini yürüttüğü bilinmektedir. Ayrıca PKK, bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin hassasiyetlerine yeteri kadar önem göstermemesi sonucu bu ülkelerde rahat davranabilmekte ve propagandalarını yapabilmektedir.

PKK’nın Avrupa’nın birçok ülkesinde temsilcilikler açtığı, propaganda yaptığı ve basın yayın faaliyetleri yürüttüğü gerçeği göz önüne alındığında, PKK’nın Güney Kıbrıs’ta da faaliyet göstermesi sürpriz olmayacaktır. 1982 yılında İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesinden sonra terör örgütü ASALA‘nın birçok elemanı başka ülkeler yanında Kıbrıs Rum tarafına da sığınmışlardır. Kıbrıs Barış Harekatı’ndan ötürü Türkiye karşıtlığının sürmesi üzerine Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), önce Ermenistan’ın kurtuluşu için ASALA’ya sonrasında da PKK’ya kucak açmıştır.

Günümüzde de GKRY, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri (BMGS)’nin Ada’da iki toplumlu ve iki kesimli federal bir anayasa düzeni kurulması yönündeki müzakereleri sonuçsuz bıraktıktan sonra, KKTC’nin tek seçenek olarak “egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm” hamlesine olumlu karşılık verememiştir. Esasen BMGS’nin çabaları da, sorunlar ve ciddi gerginlikler ortamında, Yunanistan ve GKRY, Türkiye’nin dış ilişkilerindeki çeşitli arızalardan, kopukluklardan yararlanarak Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de ve Ege’de kendi bilinen hayali hedefleri doğrultusunda neticeler alma hevesine kapılmışlardır.

GKRY’nin PKK’nın siyasi kolu PYD’nin Güney Kıbrıs’ta temsilcilik açmasına izin vermesi konusunda da durum böyledir. GKRY bu kararı alırken ABD’nin Türkiye’nin talep ve ikazlarına rağmen PYD/YPG ile Kuzey Suriye’de iş birliği içinde olmasından; Rusya’nın PKK/YPG/PYD’yi terörist kabul etmemesinden, Moskova’da bunların temsilcilik açmasına izin vermiş olmasından; Fransa’nın tutumundan cesaret bulmuş olabilir (1). Kıbrıs sorununu, Kıbrıslı Rumların “Enosis” i sağlamak için önce o dönemde Ada’daki İngiliz yönetimine, daha sonra da Kıbrıs Türk halkına karşı terör eylemlerine girişmesiyle ortaya çıkmıştır. Tarihi gerçeklerle, Terör Rumların kendi emelleri için kullanmaya alışık oldukları bir araçtır.

Yunan İstihbaratı aracılığı ile PKK terör örgütü sözde lideri Abdullah Öcalan için hazırlanan Güney Kıbrıs Rum Kesimli gazeteci pasportu, 1998.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ndeki PKK Yapılanmasının Tarihi

Türkiye’de silahlı eylemlere başladığı 15 Ağustos 1984 tarihi PKK’nın GKRY’deki yapılanmasının başlangıcı olarak paralellik göstermektedir. Sosyal Demokrasi Hareketi Partisi’nin (EDEK) onursal başkanı Vassos Lyssarides Ada’nın güneyinde yer alan Trodos Dağları’nda PKK için ilk eğitim kamplarını kurmaya başlamıştır ve “düşmanımın düşmanı dostumdur” mottosuyla yola çıkmıştır. 1.952 rakımlı dağlık bölgede ideolojik eğitimlerini tamamlayan militanlara silah kullanma, bomba hazırlama ve hayatta kalma yöntemleri gibi askeri eğitimler verilmekte ayrıca Kuzey Irak, Suriye ve Türkiye sınırları içerisinde yaralanan örgüt mensuplarının tedavileri de yapılmaktadır. Aktif kamplar dışında Mahera ve Stavrovouni’de Rum İstihbarat Teşkilatı (KİP) tarafından tahsis edilen askeri kamplar ile Latsia bölgesinde bir ideolojik eğitim kampı daha bulunmaktadır. Bu kamplarda Suriye üzerinden deniz yoluyla Larnaka Limanı’na getirilen az sayıdaki PKK militanına Rum ve Yunan subayları tarafından askeri eğitim verilmiştir (2).

1980’lerin ortalarında PKK’nın Türkiye’deki terör faaliyetlerini arttırmasıyla Rum yönetimi örgütün Türkiye aleyhinde kullanılabilecek oldukça işlevsel bir araç olduğunu fark etmiş ve örgüte daha fazla alan açmıştır. Bu dönemde GKRY ajanları diğer ülkelerdeki teröristlerle irtibat sağlamış ve bir grup PKK militanı daha Rum tarafına getirilmiştir. Örgütün bu ülkedeki yapılanmasına yardım edilmesi amacıyla önce gazeteci Lazaros Mavros ve emekli asker Theophilos Georghiades tarafından 1988’de Lefkoşa’da Kıbrıs Kürdistan Dayanışma Komitesi (KDK), daha sonra 1990 yılında yine Lefkoşa’da Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi (ERNK) ve Kürt Demokratik Halk Birlikleri (YDK) ofisleri açılmıştır. Temmuz 1991’de EDEK tarafından Kürt Halkını Destekleme Cemiyeti kurulmuştur. Rum bölgesi sınırları içinde Sivil Toplum Kuruluşu (STK) adı altında açık açık faaliyetlerini yapmaya başlamışlardır. Türkiye karşıtı propagandalar yapan ve PKK adına Rum makamlarında lobicilik faaliyetlerinde bulunan örgüte ait bu kuruluşlar, yasal olarak dernek statüsünde faaliyet göstermekte ve başlarında genelde Kürt asıllı GKRY vatandaşı olan kişiler yer almaktadır.

Bu kuruluşların faaliyetleri arasında açlık grevleri, protesto yürüyüşleri, gösteriler, Nevruz kutlamaları ve konserler düzenlemekten propaganda materyalleri satma ve insani yardım adı altında para toplamaya kadar oldukça geniş bir yelpaze bulunmaktadır. KDK’nın kurucularından Theophilos Georgiades, PKK militanlarına ideolojik ve askeri açıdan eğitim vermiştir. 1990 yılında Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden Georgiades yaptığı açıklamada Kürtlerle Rumların aynı kaderi paylaştığını ve ortak düşmanları Türkiye’ye karşı birlikte savaştıklarını beyan etmiştir. Örgüt faaliyetlerinin duyurulması adına Atina merkezli ve Rumca/Yunanca yayın yapan “Kürdistan’ın Sesi” isimli dergi basılmaya ve dağıtılmaya başlanmıştır. PKK’nın GKRY’deki yapılanmasına dair diğer bir önemli gelişme ise Mart 1996’da PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın GKRY ziyaretidir. Örgütün faaliyetleri için askeri kamplarını ziyaret etmiş ve Rum yetkililerle görüşmüştür (3).

Lavrio Kampı/Yunanistan

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-PKK İlişkileri

PKK terörünün en önemli bölgesel ve küresel destekçilerinden birisi GKRY olmuştur. Kıbrıs’ın Güney kesimi, Rum siyasiler tarafından 1976’dan günümüze kadar terörün beslenmesi için çok uygun bir üs haline getirilmiştir. Ortadoğu’dan batıya uyuşturucu, batıdan ise Ortadoğu’ya silah kaçakçılığının merkezi olmuş, Güney Kıbrıslı kaçakçılar, ortaklık kurdukları PKK terör örgütü mensuplarının yanı sıra Arap ve Ermeni kaçakçılarla Güney Kıbrıs üzerinden Avrupa ve ABD’ye her çeşit uyuşturucu yollamakta, karşılığında aldıkları silahları Ortadoğu’daki teröristlere satmışlardır. GKRY de, yaratılan bu ortamdan yararlanmış, adanın bir terör üssü haline gelmesine göz yummuştur.

Diğer yandan Kıbrıs Rum İstihbarat Hizmeti (KİP) elemanı “Corc” kod adlı Aristo Aristidu’da Öcalan’ın Lübnan ve Suriye’deki faaliyetlerine destek veren isimlerin başında gelmektedir. Yunan İstihbarat elemanı Amiral Andonis Naksakis ile PKK’ya silah ve patlayıcılar temin etmiştir. Uyuşturucu kaçakçısı Theofilos Georgiadis ile birlikte ise KDK çatısı altında PKK militanlarının sorunları ile ilgilenmeye başlamışlardır. KDK’nın bu yasal kuruluşun tabelası arkasına saklanarak yıllarca PKK’ya Türkiye’de eylem yapmaları için silah ve patlayıcı sağlamışlar, özel kimlik kartı çıkardıkları Kürt militanları, kurulan kamplarda uzun yıllar eğitmişlerdir (4).

Terörist Abdullah Öcalan

Rum Yönetimi ve PKK’nın güçlü bir ilişkisi olduğunun kanıtı olarak şunu da belirtmek gerekir. Öcalan, Suriye’deki ikametgahından çıkıp önce Yunanistan’a, oradan Rusya’ya ardından bir daha Yunanistan’a ve sonra İtalya’ya gitmesi ve en son izini kaybettirdiğini düşünerek Nijerya’da Yunanistan büyükelçisinin resmi konutunda günlerce kaldığı dönemde Rum kesiminin kendisine verdiği Phileleftheros gazetesi yazarı Lazaros Mavros adına düzenlenmiş bir “Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti” resmi pasaportu ile 1999’da Yunanistan’ın Nairobi Büyükelçiliğinde yakalanmıştır. Öcalan’ın yakalanmasının ardından Rum Yönetiminde faaliyetlerde önemli derecede gerileme olmuştur. 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında ABD’nin terörle mücadele çağrısı karşısında Rum yönetimi daha da gerilemiştir. 2004 yılında ise GKRY’nin AB üyesi olmasıyla PKK’yı terör örgütü olarak gören AB’ye karşı örgüte verdiği desteği gizli şekilde devam ettirmiştir. (5)

23 Nisan 2003’de KKTC-GKRY arasındaki kapıların açılmasının ardından KKTC’ye gelen Rumların KKTC sınırları içerisinde yaşayan birçok PKK destekçisi Kürt ile ilişki içinde olduğu bilinmektedir. Ziyaretlerin Karpaz, Lefkoşa, Minareköy bölgelerine yoğunlaştığı, KKTC üniversitelerinde okuyan Kürt öğrenciler üzerinde örgütlenme çabasının sürdürüldüğü, Kürt kökenli öğrencilere örgüt propagandası karşılığında burs sağlandığı ve hatta basına yansıtılmayan ama ciddi çatışmaların da üniversite yurtlarında yaşandığı iddialar arasındadır. 2005’in Ocak ayında Suriye’de Şam yakınlarındaki bir çiftlik evinde bir araya gelen Rum temsilciler ve Suriye’deki bazı Kürt siyasetçilerin, toplantı yaparak Rumlar’ın Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni “Kuzey Kürdistan”; PKK’lıların da Kıbrıs’ın tamamını Rum yönetimindeki “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıması kararına varmaları uzun vadeli iş birliğinin göstergesidir (6).

GKRY’deki örgütsel faaliyetlerin tamamen Rumlardan oluşan KDK’nin girişimleri çerçevesinde yürütülmesi, Rum kilisesinin “sosyal çerçeveli yardımlar” başlığı altında KDK’ya maddi destek sunması, PKK yanlısı yayınlara imkan sağlanması, Kuzey Irak’ta yaralanan bazı teröristlerin GKRY’ye getirilerek tedavi ve rehabilite edilmesi, örgütün düzenlediği para toplama kampanyaları ve örgütsel yayın satışının hiçbir engellemeye maruz kalmadan Rum tarafında yapılması, Kıbrıs Rum Yönetimin PKK ile bağlarının ne denli yoğun olduğunu çok iyi göstermektedir. GKRY’de 1990’da açılan Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi (ERNK) Bürosunun ve Kürt Demokratik Halk Birlikleri (YDK)’nin; Lefkoşa’da, Kürdistan Kültür Derneği’nin; Navarinou No:43/Limasol ‘da, yürüttüğü faaliyetleri, PKK terör örgütünün üyesi Harun Fırat yönlendiriyordu. Bunlarla birlikte; PKK terör örgütünün, Limasol ve Lefkoşa’da iki irtibat bürosu da bulunuyor. Binaların önünde PKK’nın ve GKRY’nin bayrakları bulunuyordu (7).

Bekaa Vadisi’nde Abdullah Öcalan’la görüşen Yunan parlamenter Dimitrios Vounatsos, Türkiye’den geçen petrol boru hatları haritası üzerinde konuşurken (20 Mart 1992)

Finansal Kaynaklar

GKRY hem PKK’nın faaliyet alanına hem de Türkiye’ye yakınlığı açısından önemli bir coğrafi konuma sahip olması nedeniyle, uzun süredir örgütün silah ve malzeme ihtiyacının büyük bölümünün tedarik edildiği bir merkez durumundadır. Örgüt Baf, Larnaka, Lefkoşa ve Limasol’da bulunan dernekleri ve Ada’nın her iki tarafında bulunan öğrenci grupları aracılığıyla kendisine gelir kaynağı sağlamaktadır. GKRY’ye gelen PKK’lı teröristlerin barınma ve iaşesi (yeme, içme), genelde kiliseler tarafından karşılanıyor, ayrıca bazı şirket sahipleri, PKK teröristlerinin iaşesini sağlayarak, onlara iş imkanı veriyor.

Limasol’da “Shipping Co.” isimli şirket sahibi Aristo Aristedou, Kürdistan Dayanışma Komitesini de desteklediği şirketinde, bir kısım PKK teröristini istihdam ediyor. Mart 1996’da, GKRY kilisenin davetlisi olarak Baf şehrine gelen örgüt başı A.Öcalan’a, 23.000 Kıbrıs Lirası ile Ortodoks Kilisesine ait olan ve Blatres bölgesinde bulunan 250 m²’lik bir arsanın kendisine bağışlandığı, ayrıca Limasol kilisesi tarafından da, 100.000 Kıbrıs Lirası bağış olarak verildiği biliniyor. Genelkurmay rakamlarına göre, kara para ve uyuşturucudan yılda 500 milyon Euro gelir elde eden PKK, bunun 30 ile 40 milyon Euro’sunu Rum kesimi üzerinden sağlıyor. Aynı zamanda Rum vatandaşı olan militanları aracılığıyla sağladığı trafik Avrupa’ya da uzanıyor. PKK’nın, Lefkoşa Rum kesimindeki silah kaçakçıları ile irtibat kurarak, Avrupa’dan, ya da eski Doğu Bloğu ülkelerinden illegal yollarla GKRY’ye getirilen silahları satın aldığı ve bu silahların sevkiyatının, Suriye’nin Lazkiye Limanı üzerinden gerçekleştirdiği biliniyor.

PKK’nın GKRY’de gördüğü sınırsız destek ile ilgili sayısız somut veri vardır. Bundan başka PKK kara para aklama faaliyetlerini GKRY’de bulunan bankalardan ve paravan vakıflar yoluyla gerçekleştiriyor. Özellikle, GKRY’nin “off-shore” şirketlerine tanıdığı büyük kolaylıklar ve terör örgütüne sağlanan destekler çerçevesinde; GKRY’nin de örgütün kara para aklama faaliyetleri açısından önemli bir konumda olduğu görülüyor. PKK’nın, gelir kaynakları arasında, illegal yollardan elde edilen gelirler kapsamında; uyuşturucu kaçakçılarının sınır geçişlerinden ve uyuşturucu satıcılarından alınan paylar, gelirlerin en önemli dilimini oluşturuyor.

ABD’deki terörist saldırılardan sonra CIA eski Başkanı James Woolsey ile NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri eski Başkomutanı Wesley Clark gibi ABD’nin önemli şahsiyetleri tarafından “Usame Bin Ladin’in, bir kara para aklama merkezi haline gelen GKRY’de, gizli hesaplarının bulunduğu basında yer alması, GKRY’nin teröre verdiği desteğin boyutlarını göstermesi açısından da önemlidir. İstihbarat raporlarına göre, PKK sempatizanı oldukları ifade edilen 500 öğrenci kayıt yaptırıp Avrupa’dan Kandil’e gidip eğitim almışlardır. Öğrenim gören öğrencilerden bağış toplayıp ellerine her yıl en az 1,5 milyon Avro geçmektedir.

Öcalan’ın üzerinde Kıbrıs Rum Yönetimi adına sahte isimli bir pasaport çıkması Yunanistan açısından büyük bir skandala neden oldu (Şubat 1999)

PKK terör örgütü kadın ve çocuk ticareti de yapmaktadır. Ada’ya gelen mevsimlik işçilerden talep edilen miktarda bağış yapılmaması halinde örgüt şiddete başvurarak zorla para almaktadır. Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş nedeniyle bu ülkeden kaçmaya çalışan mültecilerden insan ticaretiyle örgüt ciddi bir gelir elde etmiştir (8)(9).

GKRY’nin PYD Temsilciliği Açma İzni Vermesi

Rum yönetimi bir adım ileri giderek terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’ye Kıbrıs’ta temsilcilik açmak için izin verdi. 1998’den bu yana PKK’nın Kıbrıs Rum Kesimindeki organizasyon ve faaliyetlerini yöneten, Yunan istihbaratı ile yakın ilişkileri olduğu bilinen Rum milliyetçiler öncülüğünde, 12 Ocak tarihinde GKRY İçişleri Bakanlığı’na PYD temsilciliğinin açılması için başvuru yapılmış gerekli izinler 24 saat geçmeden onaylanmıştır. Temsilcilik görevine 2009’dan bu yana Rum Kesimi’nde yaşayan ve örgütün illegal ilişkilerini yöneten Çerkez Korkmaz getiriliyor. 2013’te resmen oturum izni alan Korkmaz, Theofilos Kürdistan Kültür Merkezi’nde örgüt adına faaliyetler yürütüyordu.

KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Esas hedef PKK’lı bir teröristi Rum Meclisine sokmak ve daha sonra Avrupa Parlamentosuna göndermek. Bu yolla da dünyanın en azılı terör örgütüne meşruiyet kazandırmayı hedefliyorlar” dedi. KKTC Başbakanı Faiz Sucuoğlu, “Eli kanlı bu cinayet şebekesine ofis açtırarak faaliyet serbestisi vermesi, Rum yönetiminin terörü besleyen geçmişinde yeni bir sayfadır. AB üyesi de olan GKRY, bu girişimi ile gerek Ada üzerinde gerekse de bölgesel huzuru tehlikeye atmaktadır” ifadelerini kullandı. Rum kesimi sadece örgütün yan kolu PYD’ye değil aynı zamanda örgütün bizzat kendisine de resmi ofis kurması için izin vermiş görünüyor. PYD’nin 1 Haziran 2016’dan bu yana resmi temsilciliğinin açık olduğunu ve Adaya gelen birçok AB üyesi ülkenin diplomatlarının da bu ofisi ziyaret ettiğini belirtildi (10)(11).

Sonuç Olarak;

Terörist faaliyetlerin günümüzde sınır tanımadan yaygınlaştığı bir zamanda, Kıbrıs adası, özellikle KKTC toprakları, 1974’den bu yana terörist yuvalanmasından ve terörist eylemlerden korunabilmesi engelleyici Türk askerî varlığı sayesinde olmuştur. Fakat GKRY, Türkiye’nin bölgesel ve küresel bir güç olma adımlarına karşı “Türk düşmanlığı” zihniyetiyle terörizme verdikleri destek somut delillerle ortadadır.

PKK, silahların Suriye limanlarına ulaştırıldığı, uyuşturucu ticareti için Rum kesimini kullandığı bu ortamda sadece bu ülkeler değil, Hollanda, Norveç, İsveç, Danimarka ve Avusturya da PKK’nın faaliyet yürüttüğü, bunu yaparken de ciddi sorunlarla karşılaşmadığı yerler arasında bulunuyor. PKK hem Ortadoğu’dan Avrupa’ya tütün ve uyuşturucu hem de Avrupa’dan Ortadoğu’ya silah kaçakçılığını arttırmış oluyor. Sadece bunlarla kalmayıp finansal gelirlerini elde etmek için STK adı altındaki yasa dışı görünmeyen bu çatı ile birçok dernek ve lobicilik faaliyetleri ile kurmuş olduğu sistemi kusursuz yürütüyor. Aslında, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını görmezden gelmek bir yana doğrudan bu kaygıların kaynağı terör örgütüne müsamaha gösteren hatta zaman zaman destek veren Avrupa’nın tavrı, sorunun ta kendisini oluşturuyor.

Terörist Öcalan’ın Yakalanışı

Kıbrıs Rum Kesimi bölgedeki diplomatik koşulları ve sınır hatlarını artık iyice zorlar hale gelmiştir. Bu noktada Rum Kesimi kendisine bir çeki düzen vermeyecekse işler çığrından daha çok çıkacaktır. Ancak iş sadece bununla sınırlı kalmayacak. Zira Kıbrıs Rum Kesimi Avrupa Birliği (AB) üyesidir. AB ülkelerinin birçoğunda PKK dernekleri, yapıları vardır. Ama doğrudan PKK ile ilişkili olduğuna dair resmi bir şey yoktur. Rusya’nın dışında temsilciliği olmayan PYD’nin Rum Kesimi’nde temsilcilik kurmasına AB tarafından gereken tepki verilmelidir. Fakat AB, Rum Kesiminin bu hamlesine sessiz kalarak Türkiye’yi tahrik ederek kendi siyasi sürecini gerçekleştirmeyi planlıyor olabilir. PYD için Kıbrıs AB’ye açılan sıçrama tahtası görevi görmemelidir.

PKK mensubu terörist olduğu belgelenen kişilerin sınır dışı edilmesi gibi “güven arttırıcı” işlemleri de acilen yürürlüğe sokulmalıdır. Kaldı ki bunu sadece “Şam zirvesi” ya da diğer her türlü belgeli faaliyetler nedeniyle yıktığı güvenin tesisi için değil aynı zamanda BM üyesi olması ve AB’nin “çağdaş” üyelerinden biri olması sebebiyle de yapmalıdır. Bu durum AB-Türkiye ilişkilerine de yansıyacaktır. Türkiye ve GKRY arasında diplomatik bir temsil mekanizması olmadığı için Ankara, Rum Yönetimindeki PKK faaliyetlerine resmi olarak tepki verememektedir. Yine de Türkiye önlemini alıp diplomatik yollarla bu süreci yakından takip etmeli ve PKK’nın bu girişimi engellemelidir. PKK’nın Güney Kıbrıs’taki faaliyetleri çok ciddi olarak incelenmeli ve asla göz ardı edilmemelidir.

Bunun yanında, Avrupa’da her fırsatta Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye kalkan bazı ülkelerin ilk olarak kendilerine bakmaları, AB tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiş PKK’nın faaliyetlerine müsaade etmemeleri, aynı zamanda gözlerini ve kulaklarını kapayan uluslararası toplum ve basının da bu ülkelere gereken cevabı vererek, Türkiye’nin ve KKTC’nin hassasiyetlerine saygı göstermeleri gerekmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

https://www.seskibris.com/makale/6007156/mehmet-nesip-ogun/guney-kibris-ve-pkk-faaliyetleri

http://www.ataatun.org/the-greek-cypriot-pkk-connection.html

HACI MEHMET BOYRAZ, “Avrupa’da PKK Yapılanması-GKRY”, SETA yayınları, sf: 355-381

http://www.ataatun.org/pkk-kibris-rum-baglantisi.html

https://aydinlik.com.tr/haber/kibris-rum-yonetimi-yeniden-atesle-oynuyor-272749#4

“Yavru Vatan Terör Kıskacında”, (Gamze Polat), Aksiyon, S. 533, 21.02.2005

https://diplomatikgozlem.com/_haber/kotumser-olmak-faydalidir

https://www.sabah.com.tr/gundem/2011/11/10/rum-kesimi-karapara-kktc-sempatizan-ussu

https://diplomatikgozlem.com/_haber/kotumser-olmak-faydalidir

https://www.haberturk.com/yazarlar/cetiner-cetin/3317992-pyd-guney-kibrista-temsilcilik-acma-yolunda

https://www.haberturk.com/yazarlar/cetiner-cetin/3320714-rum-kesiminin-pkk-ve-pyd-hamiligi