İdlib’de gerçekleşen Türk askeri noktalarına saldırılar, Ayn İsa’da artan YPG/PKK yığınıklanması ve Fırat’ın doğusunda sürdürülen Türk-Rus ortak devriyeleri devam ederken, SMO Hamza Tümeni Özel Kuvvetler Komutanı Seyf Ebu Bekir ile Suriye’deki harekat alanlarında yaşanılan son gelişmeleri ve Barış Pınarı Harekatı’nın seyri üzerine konuştuk.
Barış Pınarı Harekatı’nın, Fırat’ın doğusunu YPG/PKK’dan temizlemeyi amaçlayan kapsamlı bir harekatın ilk aşaması olduğunu vurgulayan Seyf Ebu Bekir, “Milli Ordu ve Türk Ordusu, böyle bir harekata hazır ve başlangıcını duyurmak için de sabırsız. Harekat, kaçınılmaz.“ ifadelerini kullandı.
Seyf Ebu Bekir, söz konusu yeni bir operasyonun zamanlamasını, ‘siyasi ve sahadaki askeri gelişmelere bağlı olduğunu’ dile getirdi..

Terör örgütü YPG/PKK, Suriye’nin kuzeyinde Ayn el-Arab ve Kamışlı gibi bölgelerde halen varlığını sürdürüyor. Önümüzdeki günlerde bu bölgelere yönelik olası bir operasyonun gerçekleşmesi bekleniyor mu?
Milli Ordu ve Türk Ordusu, böyle bir harekata hazır ve başlangıcını duyurmak için de sabırsız. Harekat, kaçınılmaz. Barış Pınarı Harekatı, Fırat’ın doğusunu YPG/PKK’dan temizlemeyi amaçlayan kapsamlı bir harekatın ilk aşamasıdır. YPG, IŞİD gibi örgütler uluslararası alanda terör örgütü olarak sınıflandırılmıştır. Operasyon için hedeflenen bölgeler, yabancı gruplar ile terör örgütünün kontrolündeki bölgelerdir.
Teröristler, özellikle kontrol alanlarında işledikleri suçları devam ettiriyorlar ve kurtarılan bölgelerde bombalama eylemlerine karışarak, ayrılıkçı bir devlet kurmaya çalışıyorlar. Ancak, Milli Ordu ve TSK tarafından ortaklaşa belirlenen operasyonun zamanlaması, siyasi ve sahadaki askeri gelişmelere bağlıdır.
Fırat Kalkanı Harekatı, Zeytin Dalı Harekatı ve Barış Pınarı Harekatı’nda Milli Ordu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yanında yer alarak, terör unsurlarına karşı etkin bir şekilde savaştı. Milli Ordu, icra edilen operasyon deneyimleri sonucunda savunma ve saldırı konseptini nasıl geliştirdi?
Elbette, Milli Ordu, Esad rejimine ve terör örgütlerine karşı yürüttüğü muharebelerden tecrübe kazandı. Askeri yeteneklerini, operasyon planlarını ve çeşitli koşullarda çarpışan savaşçılarının becerilerini geliştirdi. Şehirden ovaya, dağlık alanlardan engebeli arazilere kadar savaş tecrübesi kazandı. Barış Pınarı Harekatı’nın icra edildiği bölge düz bir alan olduğu düşünüldüğünde, Barış Pınarı Harekatı’nın Zeytin Dalı’ndaki operasyondan daha kolay olduğunu belirtmeliyiz. Barış Pınarı Harekatı bölgesi, engebeli ve dağlık bir yapıya sahip olan Zeytin Dalı bölgesine göre düşük nüfus yoğunluğu, çok fazla olmayan şehir ve köy nedeniyle buradaki ilerleme daha hızlı olmuştur.
Terör örgütü YPG/PKK-DAEŞ’e karşı yürütülen tüm operasyonlarda, Türk ordusunun keşif, planlama ve ateş gücü yetenekleri, harekatların amaçları, ilişkileri ve uygulanması düzeyinde Milli Ordu’ya büyük avantaj ve tecrübe kazandırmıştır. Bu tecrübe, Milli Orduda moralleri yükseltmiştir. Terör örgütü unsurlarının bozguncu hareketlerine karşı, bölgedeki yerel halk, başta istihbarat teşkilatları olmak üzere her konuda Milli Ordu ile işbirliği yaparak terör örgütüne karşı mücadele ettiler. Kürt kökenli vatandaşlarımız, YPG/PKK’yı Kürtlerin temsilcisi olarak görmemekte, terörist olarak tanımlamaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadele kapsamında Milli Ordu’nun operasyonlarına destek verirken, Türk Silahlı Kuvvetleri de terörden kurtarılan bölgelere eğitim, sağlık, elektrik ve altyapı hizmetleri sağladı. Milli Ordu bu durumu nasıl değerlendiriyor?
Fırat Kalkanı bölgesinin terör örgütü DAEŞ’ten kurtarılmasında ve Zeytin Dalı ve Barış Pınarı bölgelerinin terör örgütü YPG/PKK’dan kurtarılmasında Türk Silahlı Kuvvetleri planlama, keşif, liderlik ve doğrudan katılım düzeyinde belirleyici bir role sahipti. İdlib, Rusya’nın paralı askerleri, İran destekli milisler ve savaş suçlusu Esad ordusu tarafından işgal edilmişti. Milli Ordu da, İdlib’deki Bahar Kalkanı Harekatı’nda TSK’nın yanında rol oynadığı ve işgali durdurduğu için, Türk Ordusu ve Milli Ordu şehitler verdi.
Bu askeri operasyonların en önemli sonuçları, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güney sınırında, yaklaşık dört milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan yarı güvenli bir bölgenin oluşturulmasıdır ve bu mültecilerin çoğu, yukarıda bahsettiğim saldırgan güçlerin eylemleri nedeniyle evlerinden zorla yerlerinden edilmiştir. Suriye halkının yaklaşık% 40’ını oluşturan Türkiye’de yaşayan dört milyon mülteciye ek olarak Türkiye, Suriye’de yerinden edilmiş kişilere yardım ve hizmet düzeyinde sığınmak için mümkün olduğu ölçüde insana yakışır bir yaşam sağlamak için büyük çaba göstermiştir. Esad rejimi, halkını çoğu gün karanlıkta yaşattığı için, Suriyeliler anavatanlarının dışına göç etti.
Türkiye, buradaki tüm bu kurtarılan bölgelere elektrik sağladı, en önemlisi de gıda ve barınma hizmetleri sağladı ve temel hakları güvence altına aldı. Esad rejimi, halkı için bir güvence sağlamadı, insanların haklarını tehlikeye attı. Türkiye’nin bu hizmetleri gün geçtikçe gelişiyor ve vatandaşlar bunu hissediyor. Türkiye, bu yardım girişimlerini tek başına üstlenerek büyük çabalar harcadı. Türkiye’nin yardımları ve bizi deseklediği için çok teşekkür ediyoruz. Bölgenin ekonomik ve yaşam standartlarını yülseltmek için daha geniş girişimlere yer verilebilir. Böylece Suriyelilerin göç etmemelerini, topraklarına tutunmalarını sağlayabiliriz. Türkiye, kardeş halkına hizmet etmeye devam ediyor.
Türkiye, Suriye’nin geleceği için çabaların geliştirildiği bir demokratik çözüm arıyor. Milli Ordu, Suriye’nin geleceğinde nasıl bir rol oynayacak ve nasıl bir pozisyon alacak?
Milli Ordu, Türkiye’nin Suriye halkının trajedisini sona erdirme çabalarını takdir ediyor ve yakın zamanda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanan Suriye devrimini desteklemedeki ilkeli konumu için teşekkür ediyor. Türk devletinin vizyonunun uyumlu olduğu siyasi süreci desteklemek de dahil olmak üzere her düzeydeki Suriyeliler, Suriye Ulusal Ordusu ve onun siyasi grupları, temelde Suriyelilerin acılarını sona erdirmeye dayanan Ulusal Koalisyon tarafından temsil edilmektedir.
2254 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı ve uluslararası gözetim altında yeni bir anayasa taslağı ve serbest seçimleri denetleyen tam yürütme yetkisine sahip bir geçiş yönetim organı içeren ilgili uluslararası kararlara bağlıyız. Özgürlük, haysiyet, adalet ve hukukun olduğu, askeri kurumun içinde olacağımız ve anavatan sınırlarını koruyacağımız bir yapıda yer almak istiyoruz. Milli Ordu, bir sonraki Suriye devletinin ordusunun bir parçası olacak. Mezhepçilikten ve etnisiteden uzak olarak, halkını korumak ve savunmak için mücadelemize devam ediyor ve topraklarını terör örgütlerine, yabancı ve ayrılıkçı milislere karşı savunacağız.

YPG/PKK’lı teröristler, Milli Ordu’nun konuşlandığı bölgelere saldırıp taciz ederek, Tel Rıfat ve Ayn İsa gibi bölgelere askeri yığınaklanma yapmaya devam ediyor. Tel Rıfat ve Ayn İsa, terör örgütü YPG/PKK işgalinden ne zaman kurtulacak?
Yerinden edilmiş halkımız ve Milli Ordu, terör örgütleri PKK, IŞİD, Esad rejimi ve işgal altındaki yabancı milislerin işgal ettiği Suriye topraklarının her karışını bir an önce kurtarmak için dört gözle bekliyorlar. Ancak, çatışma üç eksende uluslararası hale geldi; Esad, ABD ve YPG/PKK’yı destekleyen bazı Avrupa ülkeleri, Türkiye ve Milli Ordu, Suriye devriminin güçlerini destekleyen bazı ülkeler ve Rusya ve İran olmak üzere üç eksende uluslararası hale geldi.
Türkiye ile diğer ilgili ülkeler arasında, Barış Pınarı Harekatı’nın ilk aşamasında olduğu gibi, bir fikir birliğine ihtiyaç duyuyor. Türkiye’nin, önceki operasyonlarda olduğu gibi, gelecek operasyonlarda da yardımına güveniyoruz. YPG/PKK üzerinde Rusya ve Amerika şemsiyesi olmasaydı, Milli Ordu’ya direnemezlerdi. Ayrıca, ABD ve Rusya olmasaydı, bu örgütün (YPG/PKK) Suriye topraklarından tasfiyesi geç olmayacaktı. Milli Ordu, Türkiye’nin vizyonuna göre siyasi iklim uygunsa, YPG/PKK’yı işgal ettiği tüm alanlardan çıkarması ve yenilgiye uğratması için önderliğinden emir alarak harekete geçmeye hazırdır.
Milli Ordu savunma ve saldırı amaçlı zırhlı araçlar geliştiriyor. Milli Ordu tarafından geliştirilen savunma araçları hangi nasıl bir yön aldı ve nasıl bir etki yarattı ?
Milli Ordu’nun sınırlı kabiliyetleri ve Suriye dışına göç etmeyen bazı uzmanlarımızın ışığında, bu zırhlı araçların üretimi sadece Milli Ordusu düzeyinde değil, aynı zamanda teknik niteliksel bir başarıdır. Suriye’nin devrim aşamasından önce bile istikrarlı olduğu, fakat Esad rejiminin egemenliği altında bu tür araçları üretme inisiyatifine sahip olmadığı, daha da ziyade Esad ordusunun ithal edilen araçları zayıflık ve aşınmadan muzdaripti. Geliştirdiğimiz araçlar, Milli Ordu’nun yararına gelecek savaşların seyrini etkilemeyecek. Aynı zamanda, geliştirdiğimiz silah ve araçlar, şehit ve yaralı sayılarının azalmasını da etkiledi.
Üretim kabiliyetimize ek olarak yeni gelişmiş versiyonlarını da üretmek istiyoruz. Diğer türden silahlar ve savunma mekanizmaları üretme girişimlerimiz için, Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye devrimini destekleyen ülkelerden bu üretimi geliştirmek için daha fazla malzeme ve teknik destek sağlayacağımızı umuyoruz. Böylece Milli Ordu’ya öyle bir zırh sağlıyoruz ki, devlet için profesyonel bir kurum haline gelmesine yardımcı olacak. Yaptığımız savunma sanayii çalışmaları, Suriye rejimi ve bir sonraki Suriye devleti için arzu edilen orduyu teşvik edecek.

Terör örgütü YPG/PKK ve DAEŞ’ten kurtarılan bölgelerde bombalı araç saldırıları ve intihar saldırıları yapılıyor. Bu saldırıların arkasında herhangi bir istihbarat örgütü var mı? Yoksa bu saldırıları terör örgütleri mi gerçekleştiriyor?
Dünyanın şahit olduğu gibi Milli Ordu’nun kontrolündeki bölgelerde, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere masum sivilleri hedef alan, defalarca bombalı saldırılar gerçekleştiriliyor. Güvenlik kurumlarımız aracılığıyla durdurulan operasyonların çok daha büyük olduğunu öğrendik. Rejim ve örgütlerin kontrolünü kolaylaştırmak amacıyla güvenlik ve istikrarı bozmak, bölgeyi göç yoluyla boşaltmak istiyorlar.
Bu bombalamalara doğrudan katkıda bulunan bazı uluslararası istihbarat servisleri hakkında doğru bilgiye sahip değiliz. Ancak, istihbaratımıza göre gelen bilgiler, yakalanan teröristlerin itirafları ve güvenlik soruşturmalarımız, bubi tuzaklarının ve patlamalarının kaynağında YPG/PKK ve DEAŞ’ın yanı sıra Esad rejiminin de doğrudan işin içinde yer aldığı ortaya çıkıyor.
Teröristlerin ve Esad rejimin saldırılarında onları destekleyen ülkeler; örgütlerin yaygınlaşmasına ve gerçekleştirdikleri bombalı saldırılardan dolaylı olarak sorumludur. Özellikle de bazı ülkelerin desteklediği terör örgütü YPG/PKK’ya para, silah, teknik, istihbarat ve lojistik konularda destek veriliyor. Milli Ordu, güvenlik ve polis teşkilatlarımız, Türk ordusu ve Türk istihbaratıyla işbirliği içindedir. Bu terörist eylemleri engellemek için büyük çaba sarf ediyoruz. Suriye trajedisine bir çözüm bulmak istiyorsak, terör örgütü ve yabancı grupları ortadan kaldırmamız gerekir.
