Bugün, Kardak Adaları Zaferi’nin 25’inci yıl dönümü (31 Ocak 1996). Kardak Zaferi, EGAYDAAK (Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar) konusunu Türkiye’nin ana gündemine taşımış, Mavi Vatan’da ulusal menfaatlerimizi hatırlatmıştır.
Konuya ilişkin olarak, 11. Sahil Güvenlik ve 26. Güney Deniz Saha Komutanı E. Koramiral Can Erenoğlu, Doğu Akdeniz Politik’e değerlendirmelerde bulundu.
E. Koramiral Can Erenoğlu’nun değerlendirmesi şu şekildedir;
Ege Denizi’ndeki toplam ada adacık ve kayalık sayısı 1.800 civarındadır. Bunlardan meskûn olanları ise 100 civarındadır ve çoğunluğu insanların yaşamasına elverişli olmayan adacık ve kayalıklardan oluşmaktadır. Ege’de Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) sorunu, Figen Akat isimli Türk ticaret gemisinin 25 Aralık 1995 tarihinde Bodrum Gümüşlük sahilinden 3,8 deniz mili uzaklığındaki Doğu Kardak Adacığı’nda karaya oturmasıyla gündeme gelmiştir.
Söz konusu adacıkların egemenliği sorunu çok kısa bir süre içinde krize dönüşmüş, Türk-Yunan Sahil Güvenlik ve Deniz Kuvvetlerini Güney Ege’de karşı karşıya getirmiştir.
“Aksaz Deniz Üssü Türk Donanması İçin Stratejik Bir Konumdadır“
29 Ocak 1996 saat 11.00 civarında 6’şar kişiden oluşan iki Yunan Sualtı Taarruz Timinin (OYK- Omado Yumurhon Kataspofon) Doğu Kardak kayalığına çıkmasını Türkiye, sınırlarının ve dolayısıyla egemenlik haklarının ihlali olarak ilan etmiştir. Türk Sualtı Taarruz Timleri(SAT)’nin çok başarılı bir misilleme harekâtıyla 31 Ocak 1996 saat 01.46’da Batı Kardak kayalığına çıkarak kayalığa Türk bayrağı çekmesi sonucu gerginlik artmış, savaşın eşiğine gelinmiştir.
Kriz önce Yunan Sualtı Taarruz Timlerinin Doğu Kardak Adacığından Yunan ve akabinde Türk Sualtı Taarruz Timlerinin Batı Kardak Adacığından 31 Ocak 1996 sabahı saat 08.30 civarında ayrılması ile askeri boyuttan siyasi boyuta taşınmıştır. Bu tarihten sonra Kardak Adacıkları bölgesinde Türkiye, fiili devlet uygulaması olarak keşif-karakol görevi başlatmıştır. Bu görev halen Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yürütülmekte ve gerektiğinde Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından desteklenmektedir.
Aksaz Deniz Üssü’nün yapılmasının, Türk Donanmasının stratejik konuşlanması için ne kadar önemli ve isabetli bir karar olduğu bu krizde çok daha iyi anlaşılmıştır. Lozan’dan bu yana Yunanistan ile aramızda resmen gündeme getirilmeyen EGAYDAAK’lar 152 ada, adacık ve kayalıktan (Coğrafi Formasyon) meydana gelir.
“Kardak Adacıkları’nın ‘Türk Toprağı’ Olduğu İlan Edildi“
Konu muhtelif zamanlarda Milli Güvenlik Kurulunda görüşülmüş, Yüksek Askeri Şura gündemine taşınmış, 1999 yılında Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi’ne yazılı nota ile sadece “Kardak Adacıklarının Türk toprağı olduğu” ilan edilmiştir. Huzurlarında yaptığımız bir sunum sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’e dönerek “Askeri cenah 3. defa huzurumuza getirdiğine göre bu konu çok mühimdir. Önerileri ciddiye alarak değerlendirelim” demiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı’nın mirasçısı ve hukuki devamı olduğu için bu ada, adacık ve kayalıklarda (Coğrafi formasyonlar) hukuken hak iddia etmektedir. Yunanistan’a antlaşmalarla verilen adalar belli olduğuna göre geriye kalan tüm coğrafi formasyonların Türkiye’ye ait olması kadar doğal bir şey yoktur. Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’nın devamı ya da mirasçısı olmadığını düşünenler olabilir.
Oysaki, Türkiye Cumhuriyeti reddi miras yapmayarak Osmanlı’dan kalan borçların kendi üzerine düşenini ödeyip hukuki olarak Osmanlı’nın devamı ve mirasçısı olduğunu zaten kanıtlamıştır. Dolayısıyla Ege’de hukuksal konumu belirlenmemiş coğrafi formasyonlar Türkiye Cumhuriyeti’nin vatan toprağıdır.
Anlaşmalarda isimleri belirtilenlerin dışında hiçbir coğrafi formasyonun egemenliği Yunanistan’a devredilmemiştir. Hukuken, EGAYDAAK’lar Türkiye Cumhuriyeti’nin hâkimiyetindedir Buna rağmen Yunanistan coğrafi formasyonlar üzerinde yıllardır fiilî uygulamalarda bulunmuş ve bu uygulamalar her defasında nota verilerek protesto edilmiştir. Türk hükümetleri bu protestolarda; Yunanistan’ın fiilî devlet uygulamalarının coğrafi formasyonların hukuki statülerini değiştirmeyeceğini, uluslararası mahkemelerin vermiş olduğu kararların da bu yönde olduğunu belirtmiştir.
“EGAYDAAK’ların Egemenliği Sorunu Yunanistan’ın Yumuşak Karnıdır.“
Kriz sonrası Yunan hükümeti, muhalefet tarafından “milli ihanet” ile suçlanmış, “Yunan halkının gururu ezdirildi” denmiş ve hemen akabinde Yunanistan Genelkurmay Başkanı Oramiral Limberis istifa ettirilmiştir. Dönemin Yunan Başbakanı Simitis yazdığı kitapta; “Kardak’ı, Yunanistan’ın büyük bir acizliğini ortaya çıkaran bir olay olarak yaşadım.” demiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere EGAYDAAK’ların egemenliği sorunu Yunanistan’ın yumuşak karnıdır.
Yunanistan, EGAYDAAK’ların Türkiye tarafından re’sen sahiplenilmesinden çok rahatsızdır. Bu sahiplenme belki de ilk defa Türkiye’nin tepkici değil etkici bir adımı olmuştur. Yunanistan, Uluslararası Adalet Divanı’na gidildiği takdirde 152 coğrafi formasyonun hepsine sahip olamayacağının farkındadır. Türkiye’ye toprak terk etmek zorunda bırakılırsa Yunan toplumunda yıkım etkisi yapacak, siyasi kriz yaratacaktır.
Kardak krizi, 152 ada, adacık ve kayalık üzerinde Türk egemenliğinin devam ettiğinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu sorun, Yunanistan’a karşı hukuken güçlü olduğumuz alanların başında gelmektedir. Uluslararası Adalet Divanı’nda 2002 yılında sonuçlanan Eritre-Yemen ada paylaşımı anlaşmazlığının çözüm şekli bu konudaki haklılığımızı güçlendirmiştir. Yunanistan da bu konudaki hassasiyetin ve şartların aleyhine gelişebileceğinin farkındadır.
“EGAYDAAK’ların İsimleri Açıklanmalıdır“
Komşumuz Yunanistan ile ilişkilerimizi dostane bir ortamda sürdürmek için çaba sarf etmemize rağmen Yunanistan’ın kasıtlı ve hasmane uygulamalarını ikazlara aldırmaksızın sürdürmesine karşı Ege’de egemenliği Yunanistan’a hiçbir zaman devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklara yönelik siyasetimizin Türkiye Büyük Milet Meclisi’nde kapsamlı bir şekilde ele alınması, fiili devlet uygulamalarımızın zamanlama dikkate alınarak iç siyasete alet edilmeyecek şekilde ve tedricen güçlendirilerek devam ettirilmesi, Avrupa Birliği’nin üyelik sürecini askıya alma ve diğer ülkelerin de benzeri baskılarına direnç gösterilmesi gerekmektedir.
Kardak Adacıkları’nın Türk toprağı olduğu diplomatik yollardan Yunanistan’a ve dünyaya ilan edildiğine göre fiili devlet uygulamalarımız Kardak Adacıkları’ndan daha çok diğer EGAYDAAK’lara yönelik yapılmalıdır. Kardak adacıklarının dışındaki 150 ada adacık ve kayalığın da isimleri açıklanmalıdır. Benzer durumdaki birçok ülke anlaşmazlık konusu ada ve adacıkların isimlerini açıklamış ve savaş çıkmamıştır.
Çok daha önemlisi, Yüce Türk Milletince, yakın geçmişte yaşananlardan ders alınarak, Genelkurmay Yunanistan-Kıbrıs Dairesinin kurucu Daire Başkanı ve Yunanistan Şube Müdürü ile ben dâhil bu Dairede ve Deniz Kuvvetlerinde bahse konu ada, adacık ve kayalıklar konusunda görev yapan, bizzat Kardak harekâtına katılan ve ülkemizin bağımsızlığını, bölünmez bütünlüğünü korumak için Yüce Önder Atatürk’ün akıl ve bilim rotasını izleyen emekli ve muvazzaf Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin çok önemli bir kısmının tasfiye edildiği, özgürlüklerinin gasp edildiği ve şehitlerimiz unutulmamalı, benzer ihanetlere asla müsaade edilmemelidir.
11. Sahil Güvenlik ve 26. Güney Deniz Saha Komutanı E. Koramiral Can Erenoğlu