Meis Adası: ‘Navtex Krizi’

0
1833

Oruç Reis sismik araştırma gemisinin yapacağı faaliyetler kapsamında Doğu Akdeniz’de Navtex ilan edilmesi, Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimin yeniden yükselmesine neden oldu.

Tarihsel Arka Plan

Meis adası, Antalya ilindeki Kaş ilçesine yüzülecek kadar yakın bir mesafede bulunan Yunanistan’a bağlı bir ada. Türk ana karasına uzaklığı bir kilometre olan bu adanın Yunan ana karasına uzaklığı ise tam 570 kilometre.

Yunanlar bu adayı; Fatih’in, İstanbul’u fethettiği zaman gemileri kullanamaması için Bizans’ın, Haliç’e gerdiği zincir ile birebir aynı mantıkta kullanıyor. Türkiye’nin Akdeniz ile irtibatını kesecek bir zincir olarak tasarlıyorlar. Bu tezlere göre; ne Türk denizciler Akdeniz’de balık avlayabilir ne de Türkiye herhangi bir arama faaliyetinde bulunabilir. Yunanistan’ın iddiası biz denize gemi çıkardığımız an Yunan topraklarına girmiş bulunuyoruz ve onların iznini almadan bu gemileri Akdeniz’de yüzdüremiyoruz.

Meis adasının hukuki statüsünün bahsedildiği ilk belge; Londra Konferansı’ndan sonra duyurulan 1914 yılında imzalanan Altı Büyük Devlet Kararıdır. Bu belgeye göre de; Meis, Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adaları ile birlikte Türkiye’ye bırakılmıştır. Türkiye, Lozan antlaşmasının 15. maddesine göre; adalardaki İtalyan varlığını onaylamıştır. Bu onaylama ise şerhli bir onaylamadır.

Lozan görüşmelerinde “adalar” konusu 25 Kasım’da “Toprak ve Asker Komisyonu”nun 6. oturumunda gündeme geldi. Türkiye Lozan’da, Gökçeada, Bozcaada, Tavşan Adaları ve Anadolu sahillerine üç milden az uzaklıkta bulunan adaların, adacıkların ve kayalıkların hepsini aldı. Ayrıca Yunanistan’a bırakılan adaların askerden, silahtan arındırılmasını sağladı.

Fakat, Türkiye Lozan’da fiilen kendisinde olan adalardan Meis’i kaybetti. Lozan’daki Türk heyeti, daha önceki antlaşmalarla İtalya’ya veya Yunanistan’a bırakılmamış olan Meis Adası’nı bırakmamak için çok mücadele etti. Ancak Müttefikler bir blok halinde İtalya’ya destek oldu. Bunun üzerine İsmet Paşa, 4 Haziran 1923 tarihli toplantıda Meis’in aslında Türkiye’nin olması gerektiğini anlattıktan sonra “Sırf dünya barışı için çok ağır fedakarlığa razı olarak” Meis konusundaki isteğinden vazgeçti.

Daha sonra İtalyan işgaline maruz kalan bu adalar 1947 yılında İtalyanlar tarafından Paris Barış Konferansı ile Yunanistan’a bırakılmıştır. Bu anlaşma Türkiye’yi hukuki olarak bağlamazken tam aksine Türkiye’nin Lozan’da İtalyanlar ile yaptığı anlaşmaya da aykırıdır.

Türkiye bu anlaşmanın taraflarından biri olmadığı için hukuki olarak bu adanın durumuna itiraz edebilir adalar ile ilgili daha önce Altı Büyük devlet kararı ile duyurulan haklarını talep edebilir.O dönem bu adalar İtalya tarafından Yununanistan’a bırakılırken Türk basını konuya gerekli tepkiyi göstermemiştir.

Kriz Nasıl Çıktı ? 

Her şey Türkiye’nin Meis Adası’nın güneyi ve doğusunda 2 Ağustos’a kadar sürecek Navtex (denizde haberleşme duyurusu) ilan etmesi ile başladı. Bu ilan, bölgede sismik araştırmaların yapılacağının ve alana yabancı gemilerin girmemesi konusunda da bir ilandı.

Doğu Akdeniz’de Meis ve Rodos adası çevresinde Yunanistan ve Türkiye arasında yaşanan “Navtex” gerginliği sürüyor. Türkiye’nin Navtex ilan ettiği bölge Antalya’nın Kaş sahillerine 2 KM uzaklıktaki Meis Adası ile Rodos Adası arasındaki bölgeyi kapsamaktadır.

Türkiye, Rodos ile Meis adası arasını kapsayan bölgede önceki gün Navtex ilan etti. Navtex ilanıyla söz konusu bölgede, 21 Haziran-2 Ağustos arasında Oruç Reis Araştırma Gemisi, Ataman Tedarik Gemisi ve Cengizhan Taşıma gemisinin faaliyet yürüteceği belirtildi.

Yunanistan bunun üzerine donanmasını alarma geçirdi. Aksaz Deniz Üssü’nden Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait 20 civarında savaş gemisi, bölgeye hareket ederken, TSK’ya ait F-16’lar da Meis Adası çevresinde uçtu. Yunan savaş uçakları da Meis çevresinde uçuş yaptı.

Ülkelerin Tepkileri

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in, sismik araştırmaların “Yunan kıta sahanlığında yapılması durumunda, anayasanın verdiği meşru müdafa hakkı ile Yunan egemenlik haklarının korunması için her türlü yola başvurulacağı” mesajını vermesi; bunun “savaş nedeni” olabileceği yorumlarına neden oldu.

Yunan Silahlı Kuvvetleri’ni ve donanmasının teyakkuza geçiren bu gelişmelere paralel olarak, Miçotakis, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’le telefon görüşmeleri yaptı ve “Türkiye’nin bölgedeki varlığından kaynaklanan endişelerini” dile getirdi.

Yunan hükümeti aynı zamanda, ABD, AB ve BM Güvenlik Konseyi ülkelerini bilgilendirdi; Ankara’daki Yunan Büyükelçi Türk Dışişleri Bakanlığı’nı ziyaret ederek “izahat verilmesini” istediğini açıkladı. ABD Dışişleri’nden yapılan açıklamada “Türkiye’yi Meis Adası yakınlarında her türlü eylem planını iptal etme ve Yunanistan ile gerilimi artıracak eylemlerden uzak durmaya çağırıyoruz” denildi.

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Yunanistan’ın başkenti Atina’ya gerçeleştirdiği ziyaret sırasında Türkiye’ye sondaj çalışmaları konusunda açıklamalarda bulundu. Maas, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine ilişkin duruşumuz çok net. Uluslararası hukuka uyulmalı. AB-Türkiye ilişkilerinde ilerleme, ancak Ankara’nın Doğu Akdeniz’deki provokasyonlarını sonlandırması hâlinde mümkün” dedi.

Almanya Başbakanı Merkel, Türk ile Yunan liderlerle görüşerek iki ülke arasında çıkabilecek askeri bir anlaşmazlığın önüne geçti. Merkel, iki ülkenin donanmalarına ait gemilerin Meis Adası açıklarında karşı karşıya gelmelerine kısa bir süre kala Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’i arayarak iki ülke arasında arabulucuk yaptı.

AB üyesi 27 ülkenin dışişleri bakanlarının geçen hafta Brüksel’de gerçekleştirdikleri toplantıdan Türkiye’ye Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri nedeniyle yeni yaptırımlar uygulanabileceği sinyali çıkmıştı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında, Brüksel-Ankara hattındaki başlıca gerginlik noktalarından biri olan sondaj krizine ilişkin AB’nin bazı yeni “önlemler” alabileceğini açıkladı.

Bu arada Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron’un ve ABD’nin Atina Büyükelçisi Geofrey Pyatt’ın Yunanistan’ın kıta sahanlıkları konusundaki görüşlerini destekleyen açıklamalarından sonra Başbakan Mitsotakis, “Yunanistan’ın yalnız olmadığı ve hem kendi gücüne hem de müttefiklerine güvendiği” açıklamasını yaptı. Yunan hükümeti, Türk-Yunan anlaşmazlıklarını Türk- Avrupa Birliği anlaşmazlıklarına dönüştürme hedefine yaklaştığına inanıyor.

Uzmanlar Türkiye’nin bu Navtex ilanı yorumu şöyledir ; Doğu Akdeniz’de kendi geleceğini belirleyecek bir hamle. Geri adım atılmamalı. Türkiye, 29 Kasım 2019’da BM’ye kıta sahanlığı koordinatlarını verdi. Bu noktada Türkiye, Yunanistan’dan bir adım önde.

İkincisi, Türkiye açık deniz alanında Navtex üzerinden 2012’de verdiği ruhsatı kullanma hakkını kullanıyor. Üçüncüsü 2018 Ekim’de Türkiye sismik araştırma yaptı. Yunanistan bir hata yapıp, Türkiye’nin bu girişimine ateş gücüyle karşılık vermez. O zaman Türkiye’nin kendini savunma hakkı doğar.

Türkiye ve Yunanistan Arasında Kıta Sahanlığı Anlaşmazlığı Neden Kaynaklanıyor?

Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı  yayımladığı açıklamasında ayrıca Meis adasıyla ilgili olarak, “Yüzölçümü 10 kilometrekare olan, Anadolu’ya 2 km, Yunan ana karasına ise 580 km uzaklıkta olan bir adanın 40.000 kilometrekare genişliğinde kıta sahanlığı alanı yaratması rasyonel ve uluslararası hukuka uygun bir tez değildir. Bu nedenle Yunanistan’ın bu iddialarını reddediyoruz.” dedi.

Dışişleri Bakanlığı’na göre şu anda ne Türkiye ne de Yunanistan Ege’de 6 deniz mili mesafesindeki karasularınının ötesinde sınırlandırılmış bir deniz yetki alanına sahip değil.Yunanistan ise 1974’ten bu yana Türkiye ile arasındaki bu anlaşmazlığın Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda çözülmesi gerektiği görüşünü savunuyor.

Atina yönetimi, “Yunan adalarının kendi kıta sahanlıklarına ve MEB (Münhasır ekonomik bölge) alanlarına sahip olduğunu” resmen açıklasa da, bugüne dek varsaydığı kıta sahanlıklarının koordinatlarını BM’ye bildirmiyor; ancak Türkiye’nin BM’ye bildirdiği ve Türkiye’ye ait olduğu varsayılan kıta sahanlıklarının koordinatlarına itiraz ediyor.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı kaynakları, “Türkiye, Kuzey Kıbrıs ile arasında kıta sahanlığı belirlemekle Kıbrıs gibi bir adanın kıta sahanlığına sahip olduğunu kabul ediyorsa, Girit ve Rodos gibi Yunan adalarının kıta sahanlıklarını yok sayması ile çelişkiye düşmüş oluyor” görüşünü dile getiriyor.

Son olarak, mekik diplomasisi yürüten Alman Şansölye Merkel’in Erdoğan ile görüşmesinin ardından krizde yumuşama sinyalleri geldi. Oruç Reis, Erdoğan-Merkel görüşmesi sonrasında Antalya limanına demirlemek üzere geri döndü.

Ankara ve Atina arasında krizin sıcak çatışmaya dönmemesi için yoğun bir temas zinciri başladı. Arka kapı diplomasisinin de zirveye ulaştığı temaslarda, Türkiye diyalogtan yana olduğunu vurguladı ancak Akdeniz’de hakça paylaşımın altı çizildi, Türkiye’nin Antalya Körfezine hapsedilemeyeceği ise bir kez daha ifade edildi.

Yararlanılan Kaynaklar