[Röportaj] Doğu Akdeniz’de Strateji Sarmalı: İsrail’in Türkiye Maslahatgüzarı Roey Gilad Cevapladı

0
3086
13 Temmuz Pazartesi günü İsrail’in Türkiye Maslahatgüzarı Roey Gilad Bey ile Doğu Akdeniz üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Maslahatgüzar Roey Gilad, Olası Türkiye-İsrail MEB Andlaşması, İsrail’in Doğu Akdeniz Politikası ve İsrail’in Bölge Devletleri ile ilişkilerini değerlendirdi. Doğu Akdeniz Politik Yönetim Kurulu Üyesi Ervanur Dündar soruyor, Maslahatgüzar Roey Gilad cevaplıyor;

(Röportajımız, teknik nedenlerden dolayı biraz geç yayına verilmiştir. Bu konuda bizi anlayışla karşılayıp, sabırla beklediğiniz için teşekkür ederiz. Röportajı okuyabilir, inceleyebilirsiniz.)

Ervanur Dündar: Son zamanlarda orada burada olası bir Türkiye-İsrail deniz sınırı anlaşması ile alakalı bazı sesler duyuyoruz. Hangi şartlar altında bu anlaşma mümkün olabilir? Çünkü İsrail ile Türkiye böylesi bir anlaşma imzaladığı takdirde iki taraf da şu ankinden daha fazla alan kazanacak. Mesela şu anki İsrail-GKRY arasındaki anlaşma size 4600 km kare kayba neden oluyor. Ama Türkiye ile imzalarsanız, Doğu Akdeniz’de 14.000 km kare’den fazla deniz alanı kazanacaksınız.
Maslahatgüzar Roey Gilad: Tabii, Dışişleri Bakanı Bay Çavuşoğlu 18 Haziran’da CNN Türk’e verdiği röportajda İsrail’in böyle bir anlaşma imzalama isteği varsa GKRY ile 2010’da imzalan anlaşmadan feragat etmesi gerektiğini tekrar etti. Soru için teşekkür ederim Erva çünkü durumu netleştirmemize yardımcı oluyor. Şu an Türkiye ile İsrail arasındaki siyasi gerilim ile, İsrail’in Kıbrıs’la imzalamış olduğu anlaşmadan caymak veya Türkiye ile herhangi bir anlaşma imzalamak gibi bir niyeti kesinlikle yoktur. Yani basitçe, bu bizim için dikkate değer bir mevzu değildir.
Ervanur Dündar: Hangi şartlar altında bu ifadeler değişebilir?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Mevcut siyasi atmosferin değişmesi ile. Bence temelde şimdiye dek Türkiye ve İsrail arasındaki tüm ortak enerji projelerinin, EastMed’in, deniz sınırı anlaşmasının veya Leviathan-Mersin-Ceyhan arasında uzanan boru hattının önündeki ciddi engel, siyasi engeldir. İlişkilerin bugünkü siyasi çerçevesi altında İsrail ve Türkiye’nin başarabileceği pek az şey var.

Ervanur Dündar: Peki İsrail, Türkiye’nin Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerini ve Türkiye’nin, EastMed projesini bu tür bir anlaşmaya varan Türkiye karşıtı bir örgüt olma ithamlarını nasıl değerlendiriyor?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Maalesef, Türkiye’nin şu anki eylemleri ve adımları İsrail, Kudüs tarafından – ve yalnızca İsrail tarafından değil- provokatif eylemler olarak algılanıyor. Mesela Türkiye ile Libya arasındaki anlaşma, Libya parlamentosunun henüz imzalamamış olması nedeni ile uluslararası bakış açısından kuşkuludur – ve bu yüzden Libya’nın anlaşmaya karşı statüsünün hukuki olarak netlik kazanmadığını düşünüyorum. Türk meclisi onayladı fakat Libya onaylamadı, yine de BM’ye intikal etti-. Yine de anlaşmanın asıl amacının EastMed boru hattı olarak bilinen, Leviathan’dan Kıbrıs’a, Yunanistan’a ve oradan İtalya’ya uzanacak olan projenin gerçekleşme olasılığını engellemek olduğuna inanıyorum.
Birleşmiş Milletler deniz hukuku çok açık bir şekilde ifade eder ki; kıtada yer alıp da kıta sahanlığı bulunmayan devletler diğer devletlerin boru hattı döşemek amacıyla denizi kullanmalarını engelleyemezler. Veto etme hakkına sahip değillerdir. Boru hattının belirlenmesi kıtasal devletlerin fikir birliği ile kararlaştırılmalıdır fakat boru hattına sahip olmanın yakın gerçeği Türkiye veya Libya’ya bağlı değildir.
Erva: Fakat Türkiye BM Deniz Kanunu’na imza atan devletlerden biri değil.
Maslahatgüzar Roey Gilad: Hayır, söylediğim şu; Türkiye’de, Türkiye ve Libya arasında imzalanan ve sözde Akdeniz’i aralarında bölen anlaşmanın, Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail’in doğal gazı Leviathan’dan Aphrodite’ye, ordan Avrupa’ya taşıyacak olan boru hattının döşenmesinin tüm ihtimallerini önlediğini düşünen çok fazla insan var. Uluslararası hukuka göre bu kesinlikle söz konusu değil.
Ervanur Dündar: Türkiye’nin Kıbrıs Türk hükümeti ile alakalı iddilarına ne diyorsunuz? Türkiye, EastMed anlaşmasının Kıbrıslı Türklerin bölgedeki haklarını görmezden geldiğini iddia ediyor.
Maslahatgüzar Roey Gilad: Türklerin iddiasının oldukça farkındayız. Şunu söyleyebilirim; son 10 yılda İsrail Yunanistan, GKRY ve Mısır ile stratejik ortaklık geliştirdi. Ve hepimiz EastMed Gaz Forumu olarak bilinen forumun üyeleriyiz. Merkezi Kahire’de bulunan EMGF’nin Mısır, İsrail, GKRY ve Yunanistan olmak üzere dört üyeden ve İtalya, Ürdün, Filistin Otoritesi gibi bazı gözlemci devletlerden oluşuyor. Kıbrıs ve Yunanistan Türkiye ile her sorun yaşadığında, bizim de Türkiye ile otomatik olarak kavgaya tutuşmaya niyetimiz olmadığı gibi, bundan çıkarımız da yoktur.
Ama şu açıkça bilinmelidir ki İsrail Yunanistan’a, Kıbrıs’a ve Mısır’a çok yakındır ve Kıbrıs yakınlarındaki, belki gelecekte Yunanistan yakınlarında olacak olan sondaj faaliyetleri bizi üzüyor. Kudüs bu adımların Doğu Akdeniz’de istikrarı bozabileceğini düşünüyor. İnanıyoruz ki, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervleri istikrarsızlık değil, istikrar kaynağı olmalıdır. İki dakika önce de belirttiğim gibi Erva, şu anda Türkiye’nin bu hassas bölgede attığı adımlar dünyanın pek çok yerinde ve Kudüs’te istikrarı bozucu adımlar olarak anlaşılıyor.

Ervanur Dündar: Türkiye bazı meselelerde, özellikle İsrail’in kurulduğu bölgede kendini güvende hissetmemesi nedeniyle, güvenlik alanında İsrail’in önemli bir jeopolitik müttefiği. Şimdi ise Doğu Akdeniz’de enerji politikalarının ve jeopolitiğin ilintili olduğunu görüyoruz. İsrail’in bugünlerdeki enerji politikalarını nasıl tanımlarsınız ve özellikle Suriye’den sonra bölgede başka bir istikrarsızlığa neden olmamak için, İsrail’in enerji politikasındaki temel dayanakları nelerdir?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Bu çok güzel bir soru Erva. Yıllarca Türkiye ile doğalgazı Leviathan’dan Mersin ve Ceyhan’a oradan Yunanistan’a ve Avrupa’ya taşıyacak bir boru hattını kurma ihtimalini görüştük. Bu seçeneğin pek çok ekonomik avantajı var. Rota diğerine göre daha kısa, deniz derinliği fazla değil. Teknolojik ve ekonomik olarak ciddi bir seçenek olduğunu söyleyebilirim. Ancak, insanlarda sıklıkla gördüğüm şey siyasi canlılık eksikliği. Şu anki şartlar ve bölgede son birkaç yılda inşa edilen gerilim altında –bu gerilimde Türkiye’nin de biraz payı olduğunu düşünüyoruz – Ankara ve Kudüs arasında hiçbir şey başarılamaz; ne Leviathan ve Mersin arasında bir boru hattı, ne de bir anlaşma imzalanması.
Tabii ilişkiler daha iyi olsaydı enerjinin şu an olduğu gibi istikrarsızlık değil, istikrar kaynağı olacağına inanıyorum. Şahsi olarak Türkiye ve İsrail’in başka ortak çıkarları olduğuna da inanıyorum. İnanıyorum ki Suriye  – enerjiyle alakalı değil fakat jeostratejiyle alakalı– Suriye her iki devletin de ortak çıkarıdır. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki problemleri ile İsrail’in Suriye’nin güneyindeki problemleri aynıdır. Başlıca sorun siyasi istikrar eksikliğinin kuzeyde sizin askerlerinizi, güneyde bizim askerlerimizi zorlayan her türden istenmeyen elementleri, vekilleri Suriye’ye davet etmesidir.
Kayıtta olduğumuz için sizin ve bizim güçlerimizi sınayanların kim olduğunu söylemeyeceğim fakat basitçe kuzeyde sizin askerlerinize ve güneyde bizim askerlerimize saldıranlar aynı vekillerdir. Yani inanıyorum ki, enerjinin de üzerinde Suriye, şartlar tanımlandığında, İsrail ve Türkiye’nin ilişkilerinde önemli bir kısımdır.
Ervanur Dündar: Bu bağlamda İsrail’in bölgedeki tüm ülkeler için istikrar ve güvenlik sağlaması hususunda Türkiye’den beklentileri nelerdir?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Yıllar önce Türkiye ile İsrail arasında sahip olduğumuz stratejik diyaloğa erişmek için her şeyden önce Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri normalleştirmesi gerekecek. Önce normalleşme daha sonra diğer aşamalara geçeceğiz. İki sene önce Türkiye İsrail elçisini Kudüs’e geri gönderdi ve karşılık olarak İsrail, Türkiye elçisini buraya gönderdi. İsrail ve Kudüs’teki konsoloslar da gönderildi. Şu anki şartlar altında Ankara ve Kudüs arasındaki diyalog çok temel düzeyde.
Arzulanan ortaklık düzeyinde ilerlemiyor. Eğer Türkiye Kudüs’e karşı tutumunu değiştirirse, Türkiye ve İsrail ilişkileri pozitif, güven ve istikrar inşa eden bir şeye dönüşebilir. Top Türkiye tarafında çünkü yineliyorum, İsrail elçisinin Türkiye’yi terk etmesini iki sene önce onlar istediler. Eğer bana ilişkilerin düzelmesinin mümkün olup olmadığını sorarsan, bilmiyorum Erva, bence bu soruyu Türk tarafına yöneltmelisin.
Maalesef biz Türkiye’nin İsrail’e karşı duruşunu değiştirebileceğine dair işaretlerini görmüyoruz. İsrail’de yeni bir hükümetimiz var, bu bir fırsat olabilirdi, fırsat kullanılmadı, o yüzden yalnızca Kudüs’ün duruma bakışını söyleyebilirim ve Kudüs’ün görüşü basitçe şudur; daha fazlası başarılabilir, top şu anda Türk tarafında.

Ervanur Dündar: Dediğinizi anladım fakat Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de yabancılaştırmak işleri daha da zorlaştırır gibi görünüyor.  Özellikle Türkiye’nin İran ile sınırı var ve Avrupa ise EastMed taraftarı, bu anlaşmanın gerçekleşmesini istiyorlar belki. Yabancılaştırılmış bir Türkiye Doğu Akdeniz’i çevreleyen devletler ile nasıl daha fazla işbirliği yapabilir?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Katılıyorum. Öncelikle, AB’nin Leviathan ve Aphrodite’den Yunanistan ve İtalya’ya giden EastMed boru hattı projesini desteklediğini söylemeliyim. Fizibilite çalışmalarının bir kısmına sponsor oldular. Bu, özel firmalar tarafından finanse edilen 7 milyar dolar değerinde çok pahalı bir proje. Fakat 50 milyon dolar civarında olan fizibilite çalışmalarının çoğu AB tarafından finanse edilmekte. AB’nin, EastMed boru hattına pozitif bir yaklaşımının olduğunu düşünüyorum.
Şunu söylemeliyim Erva, kendimi tekrar ediyorum fakat önemli olduğunu düşünüyorum; son zamanlarda Ankara tarafından EastMed’e karşın atılan adımların çoğu uluslararası kamuoyu tarafından provakasyon olarak algılanıyor. Ve Kudüs tarafından, istikrara katkısı bulunmayan adımlar olarak görülüyor. Kamera nedeniyle diplomatik dil kullanıyorum. İnanıyorum ki Türkiye yalnızca İsrail ile değil, aynı zamanda Yunanistan, Kıbrıs ve Mısırla, EastMed’deki enerji kaynakları hususunda açık diyalog başlatmakla ilgilenirse, açık bir kapı bulacaktır.
Fakat Türkiye kapıyı kırmaya çalışırsa, kapı şu anda çok sağlam. İsrail, Kıbrıs, Mısır ve Yunanistan’la dört ortak olarak çok yakın çalışıyoruz. Hepimiz EastMed boru hattı projesine inanıyoruz, Kahire’deki EastMed Gaz Forumu çok aktif. Geçen aylarda Yunanistan ve Kıbrıs’ın yaptığı gibi, bu hafta da İsrail hükümeti, EastMed projesine katılımımızı onaylayacak. Tabi ki söylediğim gibi boru hattı projesi ekonomik, lojistik ve teknik olarak ciddi zorluklarla karşı karşıya fakat aynı zamanda İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan’ın bu vizyonu gerçekleştirmek için sahip olduğu kararlılık hafife alınmamalı.

Ervanur Dündar: Yani EastMed projesi ciddileşiyor. Anladığım kadarıyla devletler kendilerini adamış durumdalar. Peki Filistin’in EastMed Gaz Forumu’na katılması ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Gazze’nin, EastMed projesindeki varlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?  Proje, İsrail ve Gazze’yi aynı anda nasıl kalkındırabilir? Yeni bir işbirliği bölgesi olabilir mi? Sizin bakış açınıza göre bu sürdürülebilir mi?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Gazze’nin, Gazze deniz sınırına çok da uzak olmayan bir bölgede kendi doğalgaz kaynakları bulunuyor. Filistin’de ve Gazze’de istikrar görebilmemiz mümkün. Bildiğin gibi Filistin yönetimi ikiye bölünmüş durumda. Biri Ramallah’taki Bay Mahmut Abbas kontrolündeki Batı Şeria ve diğeri Hamas otoritesi altındaki Gazze. Şimdi, şu açıkça bilinmelidir ki İsrail Hamas’ı Türkiye’nin PKK’yı gördüğü gibi görmektedir.
Bu, bu kadar açıktır. Enerji ile alakalı değil fakat bunu belirtmem önemli, maalesef İsrail PKK’ya karşı mesafesini korurken, Türkiye, Hamas’a karşı hiçbir mesafe koymamaktadır. Ve bizim için bu durum Türkiye ile İsrail arasında büyük kırgınlık kaynağıdır. Türkiye Hamas ile çok yakın ilişkiler kuruyor.
Bizim için Hamas, sizin için PKK ne ise odur. Hamas, İsrail’den çıkarmak istediğimiz bir terör örgütüdür.  Şimdi enerjiye dönelim, denizdeki doğalgaz alanı. Hamas ile yaşadağımız tüm zorluklara karşın Batı Şeria ve Gazze’de ekonomik istikrarı sağlamak istiyoruz. Kovid-19 krizi sırasında, Gazze’de pandeminin yayılmaması için Gazze’de, Hamas altında yaşayanlara elimizden geldiği kadar yardımcı olduk hatta Türkiye’de yardım etti. Bildiğin gibi Gazze’de nüfus yoğun ve pandeminin yayılması korkunç olurdu. Şu ana dek başarılı olduk.

Ervanur Dündar: EastMed hakkında bir soru daha sormak istiyorum. Diğer taraf ülkeler siyasi olarak fazla istikrarlı ülkeler değiller ve İsrail’in kurulmasından bu yana ekonomik ilişkiler diplomatik krizlere fazla bağımlıydı. Türkiye için ise durum böyle değil.
Türkiye’nin yaklaşımı ‘evet belki diplomatik krizler yaşıyoruz fakat ekonomik kazanımlar ve ortak çıkarlar diğerlerinden daha baskın’ şeklindeydi. Ekonomik alanlarda iş birliğini etkilemiyorlardı. Mısır ve Lübnan’ın siyasi istikrarsızlığının EastMed projesini kesintiye uğratmayacağı hususunda bu devletlere güveniniz var mı?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Mısır ve Lübnan’dan bahsettin. Lübnan farklı bir konu. Lübnan oldukça istikrarsız bir devlet ve İsrail ile yaşanan bazı anlaşmazlıklar yüzünden henüz geliştirilmemiş doğalgaz yataklarına sahip. Lübnan’da istikrar görmek isteriz. Hizbullah tarafından yönetilen bir istikrar değil, Beyrut’taki sivil hükümetin istikrarını görmek isteriz.
Şu an için maalesef Lübnan’ın fazlaca istikrarsız olduğunu söylemek adil olur diye düşünüyorum ve umuyorum ki İsrail sınırı boyunca Naqoura’da sahip oldukları doğalgaz yatağı siyasi istikrara katkı sağlayacak bir ekonomik istikrar kaynağı olacaktır. Bu Lübnan. Mısır ise İsrail’in stratejik ortağıdır. Bu her zaman böyle değildi. Bu son birkaç yılın gelişmesi ve bununla oldukça gurur duyuyoruz. Mısırla çok uzun bir sınırımız var. Ayrıca en güçlü Arap devleti. İnanıyoruz ki, Mısır pek çok zorlukla karşılaşan oldukça istikrarlı bir devlet.
Şu anda, Libya’da Türkiye’nin de bir kısmını oluşturduğu bir zorlukla yüzleşmekte, yine Etiyopya’da, Etiyopya ve Sudan sınırı boyunca baraj kurma konusunda bir zorlukla yüzleşmekte. Yani Mısır tabi ki pek çok zorlukla karşı karşıya fakat bu durum istikrar eksikliği ile karıştırılmamalı. Bay Sisi’nin çok istikrarlı bir devleti yönettiğini düşünüyoruz.
Ervanur Dündar: Evet belki şu anda Arap devletleri İsrail ile ilişki kurdular fakat bu projeye yatırım yapacaksınız. Ama Lübnan ve Mısır’ın gelecek liderlerleri ile ne olacağını bilemezsiniz, çünkü bu bir kültür haline geldi (devrim kültürü)
Maslahatgüzar Roey Gilad: Tekrardan Lübnan’ın eksikliklerinden bahsetmemeyi tercih ederim. Lübnan’daki durumun iyi olmadığını, Hizbullah’ın devleti manipüle ettiğini düşünüyorum ve Lübnanlılar için üzülüyorum, bence gerçekten iyi insanlar. Mısır’a gelince, bunu açıkça belirtelim, Mısır’ın istikrarından hiçbir şüphemiz yoktur. Tabi 2011’de bir kriz yaşadılar,| Müslüman Kardeşler’in lideri, daha sonra Mısır’ın cumhurbaşkanı olarak Bay Mursi, onları neredeyse kaosa sürükledi. Bay Sisi’nin bu zorluğu aşıp istikrarı sağladığını görmekten mutluyuz. Bu arada  – enerjiye döneceğim-  seçeneklerden biri, Leviathan’da 900 bcm doğalgaz Avrupa’ya ihraç edilmeyi bekliyor.
EastMed boru hattını konuştuk bu bir seçenek. Türkiye, belki Leviathan-Mersin boru\~hattını yenilemeye çalışıyor, bu bir diğer seçenek, ama söylediğim gibi siyasi olarak şu an harita üzerinde değil. Fakat başka opsiyonlar da var. Bunlardan biri Mısır enerji tesislerini kullanmak. Şu anda İsrail ve Mısır arasında bir boru hattı var. Şu an zannediyorum yılda 7.5 bcm doğal gaz taşıyabilir, gelecekte ise belki 15 bcm. Mısır’ın tam kapasite çalışmayan bazı enerji tesisleri bulunuyor ve İsrail doğal gazını Avrupa’ya taşımak için başka bir seçenek olabilir.  Bildiğin üzere gaz borularla taşınmakta fakat sıvılaştırıldığında – bu nedenle LNG diyoruz- gemilerle taşınabilir. Yani bu diğer bir seçenek.
Ayrıca, İsrail şu sıralar Leviathan üzerinde F Enerji – yüzen enerji- tesisi kurmayı düşünüyor. Çok pahalı bir proje fakat İsrail’e doğal gazını pazarlaması konusunda tam bağımsızlık sağlıyor. Yani bazı seçeneklerimiz mevcut.  Şu an 3 seçeneğimiz var; EastMed boru hattı, yüzen enerji tesisi ve Mısır’daki enerji tesisleri.

Ervanur Dündar: Son zamanlarda İsrail-Türkiye ilişkilerinde ne görüyorsunuz? İlişkiler nereye gidiyor?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Benim ortaklık adacıkları dediğim bir şey var. İlişkiler ne tamamen parıldıyor ne de tamamen negatif. Mesela iki ülke arasındaki 2019’daki ticaretin 7 milyar dolarının 5.5 milyar doları Türk ihracatları iken 1.5 milyar doları İsrail ihracından oluşuyordu. Bu bizim için sorun değil. İsrail, Türk ihracatının başlıca destinasyonu. Bunun Türkiye için büyük bir artı olduğunu düşünüyorum. İsrail’de, Türk inşaat firmaları oldukça aktif. Binlerce Türk çalışan, İsrail’de kazandıkları maaşlarını Türkiye’deki ailelerine yolluyorlar.
Yani Türkiye’deki binlerce aile Türk inşaat firmalarının İsrail’deki aktivitelerine dayalı olarak geçimlerini sağlıyorlar. Bir diğer deyişle ilişkilerin sivil tarafı adil ve sağlam. Fakat bu A seviyesi, eğer B seviyesine ulaşmak istiyorsak bir şey yapılmalı, çift taraflı ilişkileri normalleştirmek için bir şey yapılmalı.
Ervanur Dündar: Doğu Akdeniz’de pek çok şey oluyor fakat kimsenin sağlam bir çözümle geldiğini duymuyoruz. Herkesin endişeleri var fakat gelip ‘şu yapılmalı’ diyen yok. İsrail’in gözünde bunun önündeki engelin Libya ve Türkiye arasındaki anlaşma olduğunu söyleyebilir miyiz?  Libya’daki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz, hangi hükümet İsrail’in gözünde meşrudur?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Şimdiye kadar sorduğun sorular içinde bu en kolayı Erva. İsrail’in bu kavgada köpeği yoktur. Libyalılara istikrar ve barış diliyoruz.

Ervanur Dündar: İsrailli yetkililere göre Türkiye ve İsrail’in Akdeniz’deki çıkar çatışmalarının çözümü ne olabilir? Yetkililere, görevlilere herhangi bir mesajınız veya Türk ve Yunan Kıbrıslılarını da hesaba katarak herhangi bir çözüm öneriniz var mı?
Maslahatgüzar Roey Gilad: Tekrardan, Kıbrısla, sizin deyiminizle Rum Yönetimi ile çok yakınız. Ama uzun lafın kısası şunu söyleyebilirim; İsrail bölgede barış ve huzur görmek istemektedir. Bana Lübnan’ı sordun, diğer yerleri, Libya’yı sordun. İnanıyoruz ki, barış ve huzura giden yol çatışmadan değil diyalogdan, tek taraflı adımlar yerine – Libya-Türkiye anlaşmasının öyle olduğuna inanıyoruz- çok taraflı adımlar atmaktan geçer.
Türkiye ile İsrail’in 1990’larda sahip olduğu diyaloğu yenileyebileceğinden emin değilim fakat bir yerden başlamamız gerekiyor. Her geçen gün, ilişkileri normalleştirme fırsatı ile kapı arasında boşluk artıyor, kapı daha da daralıyor. Tüm hassasiyetimle söyleyebilirim ki İsrail, Ayasofya meselesiyle alakalı hiçbir kamuoyu açıklaması yapmadı. Ama Kudüs’tekiler bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın ”şimdi Ayasofya, sıradaki el-Aksa” dediğini okuyorlar ve duyuyorlar. Bence, bu esasen barışa ve istikrara katkı sağlamıyor. Mısır, Ürdün, BAE ve Suudi Arabistan gibi birçok Arap devleti Filistin meselesinde Yahudilerden farklı görüşe sahipler.
Fakat tüm bu devletler Filistin meselesini çözme konusunda Türkiye’den çok daha fazla alakalılar. Niçin? Çünkü bu devletler İsrail ile diplomatik diyalog kuruyorlar. Ayrıca bu Filistinlilere de benim megafon diplomasisi dediğim şeyden çok daha faydalı. Megafon diplomasisi kamu ilişkileri için iyidir fakat İsrail-Filistin anlaşmazlığına daha ilgili olmak istiyorsan Gazze ile çok çok alakalı olan Mısır’ın, Batı Şeria, Kudüs ve Aksa ile çok çok alakalı olan Ürdün’ün yaptığını yapmalısın. Ürdün, Kudüs’te Müslüman bölgelerin koruyucusu olarak özel konuma sahip. Ürdün’le Batı Şeria üzerine, Mısırla ise Gazze üzerine çok yakın ve iyi diyaloğumuz var.
Her iki devlet de bizimle aynı fikirde değiller, bizimkinden daha farklı gündemleri var. Buna rağmen yinede İsrail-Filistin anlaşmazlığına daha alakalılar. Özetlemek gerekirse, inanıyorum ki bugün beni zorladığın soruların çoğunun anahtarı Erva, Türkiye-İsrail arasında megafon diyaloğunun yerini alacak diplomatik diyaloğu kurmak. Ankara’dan duyulan kamu ve megafon diyaloğu beraber işe başlamak için iyi değil.
Ervanur Dündar: Yani kapı açık kalmalı diyebiliriz.
Maslahatgüzar Roey Gilad: Öyle düşünüyorum. Yine daha önce tekrarladığım gibi, hem İsrail hem Ankara topun Türk tarafında olduğunu biliyor. Ve Türkiye ne yapılması gerektiğini biliyor. Yapılması gereken yapıldığı takdirde, cevap burada değil, Ankara’daki farklı bir masadadır.
Ervanur Dündar: Samimi cevaplarınız için teşekkür ederiz.
Maslahatgüzar Roey Gilad: Elimden gelenin en iyisini yaptım.
Ervanur Dündar: Vakit ayırdığınız için teşekkürler.
  • Röportajın tüm hakları Doğu Akdeniz Politik’te saklıdır, atıf yapılmadan kullanılamaz. Telif içerir.