ABD’nin yeni başkanı Joe Biden, ABD’de Ermeni soykırımı tasarılarına imza atan ve Kıbrıs Barış Harekatı’ndan itibaren Türkiye karşıtlığında bulunup, her fırsatta GKRY ve Yunanistan’ı destekleyen biri. ABD’nin yeni başkanı Joe Biden hakkında, 1980 ve 2000’ler arasında Türkiye’deki gazetelerde atılan manşet başlıklarından bazıları; “Yeminli Türk düşmanı”, “Çirkin Amerikalı”, “Türkiye’yi sevmeyenler cephesi”, “Perakende terbiyesiz”, “Küstaha fırça”, “Rum kuklası”.
Biden, aynı zamanda ABD’nin Delaware eyaleti senatörü. Biden, ABD Başkanlık seçimi bittiğinde zafer Delaware’in şehri aynı zamanda memleketi Wilmington’da bir zafer konuşması yapmıştı. Burada Wilmington şehri dikkatleri üzerine çekiyor. Wilmington’un, 1900’lerden bu yana Yunan ve Rumların göç ettiği, kalabalık Yunan/Rum nüfusuna sahip bir şehir olduğu belirtiliyor. Hal böyle iken Joe Biden, ABD Senatosu’na girdiği 1973 yılından itibaren Temsilciler Meclisi ve Senato’da Yunan lobisinin içinde de yer aldı.
Kıbrıs Barış Harekatı ve Joe Biden
1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Wilmington’daki Rum Ortodoks cemaatleri ve dernekleri, Joe Biden ile görüştüler. Cemaat ve dernekler, Kıbrıs konusunda çekincelerini ve Türkiye’nin durdurulması gerektiğini, Türkiye’nin ‘uluslararası hukuku ihlal ettiğini’ Biden’a bildirdiler. Bu çerçevede, Rum Ortodos cemaatinin temsilcilerinden biri olan eski askeri istihbaratçı Dean C. Lomis, Hellenic News Of America’ya yazdığı bir makalede, ‘Biden’ı ikna ettiklerini ve Biden’ın kendilerine hak verdiğini’ ifade ediyor. Ayrıca, Biden’ın o dönemde görüşmeye gelen Yunan ve Rumlara, “Sizler tamamen haklıydınız” dediği belirtiliyor.
Yunan Lomis’e göre Biden’ın, ‘Adadaki Türk kuvvetlerinin kaldırılması ve Kıbrıs için adalet arama sözü’ verdiği de aktarılıyor. Lomis’in bir diğer dikkat çeken açıklaması ise; “Biz Delawarealılar, Kıbrıs sorununun 45 yılı boyunca, seçilmiş kongre liderlerimizin her üçünün de yasayla belirlenen her konuda bizim lehimize oy kullanmasının büyük önem taşıdığını düşünüyoruz. Delaware, birliğimizde bu başarıyı iddia edebilecek tek eyalettir.“
9 Haziran 1998’de Senato Dış İlişkiler Komitesi Onay Duruşmaları sırasında Senatör Biden, Kıbrıs konusunda, “Ağustos üzücü bir yıldönümünü kutlayacak: Kuzey Kıbrıs’taki Rumların Türk Ordusu tarafından etnik olarak evlerinden arındırılmasından bu yana geçen çeyrek yüzyıl… Ama şimdiye kadar hiç kimse Kıbrıs sürecini önemli ölçüde ilerletemedi. İnatçı Türk Kıbrıslılar, esaslı müzakereler için iki ön koşul belirlediler: birincisi, ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması. İkincisi ise Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından geri çekilen Avrupa Birliği üyelik başvurusu… Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş, yalnızca adanın yasadışı işgalini sürdürmekle kalmayıp, aynı zamanda Kıbrıs’ın çıkarından çok Ankara’nın çıkarına göre hareket ediyor.” dedi.
Görülen o ki; Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonraki süreçte Kongre üyesi Biden ve Delaware’de yaşayan Yunan/Rum tabakası arasındaki ilişki güçlenerek, Biden’ın Türkiye karşıtlığına zemin hazırlamış.
Biden’ın Türkiye Karşıtı Hamleleri
- Ekim 1999’da Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı olarak görev yapan Senatör Biden, Ecevit hükümetinin Kıbrıs’ta çözüm çabaları göstermediğinden dolayı, Türkiye’ye 5 milyar dolarlık bir yardım paketi vermeyi reddetti.
- Biden bununla da yetinmeyip, 30 Mart 2007’de Kıbrıs’ın güney kıyılarındaki potansiyel petrol ve doğalgaz yataklarının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından araştırılmasını ‘meşru uluslararası hak’ olarak tanımlayarak, GKRY’ne desteğini bildirmiş.
- Biden, Yunanistan’ın Kathimerini gazetesine 1 Eylül 2008’de verdiği röportajda, Türk askerlerinin Kuzey Kıbrıs’tan” tamamen geri çekilmesi “çağrısında bulunmuş, Türkiye’nin adadan tamamen geri çekilmesini söylemiş.
- Biden, Mayıs 2014’te GKRY’ni ziyaret ederek, “Kıbrıs’a öncelikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Kıbrıs Cumhuriyeti ile artan işbirliğine verdiği değeri vurgulamak için gelmek istedim. Bu ilişki, büyük umut vaat eden gerçek bir stratejik ortaklıktır.“ dedi.
- Patrikhane ve Ruhban okulunun açılması konusunda Yunanistan’ı destekleyen Biden, Türkiye ve Yunanistan arasında ABD’nin yapay ve dengesiz olarak oluşturduğu 7/10 oranında silah satışının da önde gelen ismiydi.
Ecevit-Biden Görüşmesi
1999’de dönemin Başbakanı Ecevit, Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Joe Biden ve ABD senatörleri ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde toplantıda bir araya geldiler. Toplantıda Senatör Biden’ın, Kıbrıs konusundaki Türkiye karşıtı tutumu yeniden alevlenmişti. Biden, Ecevit’e yönelik olarak “ABD’ye muhtaçsınız. Ancak ABD’nin Türkiye’ye ihtiyacı yok. Kredi ihtiyacınızın da olduğunu biliyorum. Kıbrıs sorununu çözün, istenenleri yerine getirin, size yardımcı olalım. Aksi takdirde hiçbir yere varamazsınız. Denktaş’ın inadından vazgeçmesini sağlayın. Sorunu yaratan odur. Siz, Kıbrıs meselesi çözüldü mü diyorsunuz?” dedi.
Biden’ın sözlerine yönelik Ecevit, “Kıbrıs meselesi 1974’te bitmiştir. Anladınız mı Sayın Senatör” demişti. Dışişleri Bakanı İsmail Cem ise, “Kıbrıs’ta bir yere varamazsak varamayız. Buraya avuç açmaya gelmedik” diyerek Biden’e tepki göstermişti.
Türkiye’ye döndükten sonra Biden ve Senatör Paul Sarbones hakkında açıklamalarda bulunan Başbakan Ecevit “Onların belirttikleri uygunsuz görüşlerin, Senato’nun veya Temsilciler Meclisi’nin görüşleri olarak değerlendirilmesi yanlışlık olur düşüncesindeyim. Bu iki kişi zaten Rum lobisinin öteden beri sözcüsü, militanı durumundadır” demişti.
Erdoğan-Biden İlişkileri
Ecevit döneminde kriz sahnelerine neden olan Biden’ın tutumları, Erdoğan döneminde biraz hafifleyerek Türkiye’ye yapıcı tutumlar sergilemeye çalıştı. Fakat, bu yaklaşımlar zamanla değişmiş, iki ülke arasındaki ilişkiler yeniden bozulma noktasına gelmişti.
İlk olarak Obama’nın yardımcısı Biden, 2008’de Türkiye dosyasını yeniden açmış, 2011 yılında Başbakan Erdoğan’ı Kısıklı’daki evinde ziyaret ederek, iyi dileklerde bulunmuştu. Ardından, Suriye iç savaşı başladığında Biden, yine sahneye çıkarak ABD-Türkiye ilişkilerine zarar verecek açıklamalarda bulunmuştu. 2014’de Harvard Üniversitesi’nde Türkiye’yi Suriye konusunda eleştiren Biden, Türkiye’yi terör örgütlerini desteklemekle suçlamıştı.
Biden, “Bölgedeki müttefiklerimiz, Suriye’deki en büyük problemimizdi. Tüm bu yardımlar nereye gitti? Şimdi herkes ne olduğunu idrak etti. IŞİD, Irak’tan atılan El Kaide’ydi. Ama Suriye’de kendine alan buldu ve yeniden güçlendi. Biz, müttefiklerimizi yardımları kesmesi konusunda ikna edemedik. Bu sefer Amerika, Sünni bir örgüte saldıramaz. Bu yüzden bir Sünni koalisyonu var. Cumhurbaşkanı Erdoğan eski dostumdur. Bana bir görüşmemizde ‘Haklıymışsın, çok fazla insanın sınırdan geçmesine izin vermişiz’ dedi. Şimdi Türkiye sınırı kapatmaya çalışıyor.“ demişti.
Biden’ın sözlerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, “Bakın bu konuda eğer Biden bu tür ifadeler kullandıysa benim için tarih olur. Sayın Biden eğer Harvard’ta böyle bir şey söylediyse bizden özür dilemesi lazım. Öyle ufak tefek çevresinden dolaşarak yapılacak açıklamalar bizim kabulümüz değildir. Yabancı savaşçılar asla bizim ülkemizden Suriye’ye girmemiştir. Turist pasaportuyla bizim ülkemizden Suriye’ye geçer ama silahlı olarak geçtiğini kimse söyleyemez” şeklinde konuşmuştu.
Konuyla ilgili Hürriyet gazetesine açıklama yapan Biden’ın sözcüsü, aslında Biden’ın Suriye’deki belirsizliğe vurgu yapmaya çalıştığını söylemiş ve Biden’ın “Erdoğan’a hayran olduğunu” ifade etmişti.
Yaşanan bu gelişmelerden sonra da Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak özür dilediğini açıkladı.
15 Temmuz Sonrası Biden
15 Temmuz 2016’daki FETÖ’nün darbe girişiminin ardından Joe Biden, Ağustos’ta Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü.
Biden, darbe girişimine atıfta bulunarak şunları aktardı; “Yeterli düzeyde empati gösterilmediği konusunda düşünceler var. Darbe girişimine gerektiği gibi tepki veremediğimiz için şahsen Türkiye’ye geldim. ABD hiçbir zaman olan bitenden haberdar olmamıştır. Bizim önceden bir bilgimiz yoktur. Desteklemedik. ABD darbe girişiminden dolayı üzgündür ve bunu nefretle karşılamaktadır. Türkiye’nin ABD’den daha iyi dostu yoktur. ABD darbe girişimini desteklemedi, kınadı. ABD, 15 Temmuz’da darbe girişimini derhal kınadı, Obama Türk hükümetine destek bildiren ilk devlet başkanlarından biriydi. Sadece meclis değil, bütün Türk halkı yaralanma duygusunu yüreğinde hissetti. Bütün dünya bunu seyrederken, Cumhurbaşkanı’nın cesaretini gördük. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın telefon kaydını duyduk o gece. ABD olanlardan çok üzgündür. Türk halkının cesaretine hayran kaldık. Temel demokratik prensipleri paylaşıyoruz. Halk tankların üzerine çıkarak demokrasiyi korumaya çalıştı. Sokaklara dökülerek demokrasinizi yeniden kazandınız.”
New York Times Röportajı: ‘Muhalefeti Desteklemeliyiz’
Biden’ın, New York Times’a verdiği röportajda Türkiye’nin içişlerine karışarak Erdoğan’a karşı muhalefeti desteklediğini belirtti. Biden, “Erdoğan’a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalefeti desteklediğimizi açıkça göstermeliyiz. Onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmelerini sağlamalıyız” demişti. Bunun üzerine muhalefet partileri açıklama yaparak, Biden’ın bu ifadelerini kınadı.
Sonuç Olarak;
Öncelikle ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden’ın, Kıbrıs konusundaki tutumunun değişmeyeceğini, aksine Kıbrıs üzerinde Türkiye’ye yönelik kriz senaryoları hazırlayacağını söylemememiz sürpriz olmayacaktır. Biden’ın, Kıbrıs konusunda dünden bugüne değişmeyen ‘tek çözümü’; Türkiye’nin, adadaki garantörlük haklarının sona erdirilmesi, adadaki Türk askeri varlığının geri çekilmesi ve Kıbrıslı Türkler’in haklarının sınırlandırılmasıdır… Biden’ın, Kıbrıslı Türklerin aleyhine yönelik ‘çözüm önerileri’, kesinlikle kabul edilemez ve Kıbrıs konusundaki müzakerelerde ABD’nin katılımı söz konusu olmamalıdır.
Trump yönetimi, GKRY’ne silah ambargosunu kaldırarak, Biden yönetimine Kıbrıs üzerinde açık kapı bırakmıştır. ABD tarafından ambargonun kaldırılması, önümüzdeki dönemde adada yaşayan Rumlar ve Türkler için güvenlik açısından endişelere yol açacak, adanın güvenliğini baltalayacaktır. Kaldı ki, ambargonun kaldırılmasının ardından Yunanistan da, ülkesinin yeni silahlanma programını açıklayarak Türkiye’ye yönelik silahlanma yarışına girmiştir. Bu durumun bir benzerinin Kıbrıs’ta yaşanabileceğini söylememiz mümkündür; geçtiğimiz günlerde BAE ve Rum Yönetimi arasında savunma ve askeri işbirliği anlaşması imzalanmıştır.
Biden yönetiminin Doğu Akdeniz’deki öncelikli hedefi, Kıbrıs sorununa dahil olarak bölgede Yunanistan ve GKRY lehine politikalar üretmek olacaktır. ABD’de Yunan ve Rum lobilerinin ağırlıklı olarak Biden yönetimini desteklediğini belirtirsek, ayrıyeten Yunan/Rum lobilerinin de Biden yönetiminde yer alacağını düşünürsek; Biden’ın Doğu Akdeniz’de yaşanabilecek kritik gelişmelerde söz sahibi olmak istemesi ve gündemini Doğu Akdeniz’e odaklaması karşımıza çıkacaktır. Biden yönetimi döneminde ABD, Doğu Akdeniz’deki bölgesel ittifakları, Türkiye’nin bölgede sürdüreceği siyasi ve askeri adımları ve Kıbrıs’ta yaşanılan siyasi ve askeri gelişmeleri yakınen takip edip, değerlendirecektir.
ABD’nin yeni Başkanı Biden yönetimine karşı, belki de Kıbrıs’taki en büyük kazanım; KKTC’deki seçimlerde Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi olmuştur. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın gösterdiği milli ve onurlu duruş, Kıbrıslı Türkler’in ada üzerinde hakimiyetini siyasi ve askeri olarak daha da esas kılacaktır. Ayrıca, Tatar döneminde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması adına sürdürülen politikaların, Biden yönetimi tarafından olumsuz karşılanacağını da belirtebiliriz.
Sadece Doğu Akdeniz konusunda değil, aynı zamanda sözde ‘Ermeni Soykırımı’ konusunda da Türkiye’ye yönelik olumsuz yaklaşımlar sergileyen Biden, 24 Nisan 2020’de, 1915 olaylarının 105. yılında yaptığı yazılı açıklamada da, “soykırımın tanınması için yürütülen çabalara liderlik etmekten gurur duyduğunu” ve “Ermeni Soykırımı tanıyan bir karara destek vereceğime ve evrensel insan haklarını yönetiminin bir numaralı önceliği yapacağıma söz veriyorum” demişti.
Önümüzdeki dönemde Türkiye-ABD ilişkilerinde özellikle Doğu Akdeniz’de kritik süreçler yaşanabilir. Geçmişte, iki ülke arasında yaşanan olumsuz gelişmelerin, şimdi Biden yönetimi ile yeni bir boyut kazanması; iki ülke arasındaki diplomatik ve siyasi adımlara bağlı olacaktır. Türkiye, Doğu Akdeniz’deki meşru haklarından ve Kıbrıs’taki garantörlük haklarından taviz vermeyerek kararlı ve ciddi duruş sergilemeye devam etmesi, Doğu Akdeniz’de kendisine karşıt olarak kurulan ittifakları diplomasiyi doğru kullanarak dağıtması; Biden yönetiminin bölgedeki hamlelerini zayıflatarak, bölgedeki siyasi dinamiklerin yeniden değişimini sağlayacaktır.
Biden döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinin kritik süreçlerinden birisi de Suriye olacaktır. Trump yönetiminin, terör örgütü YPG/PKK konusunda Türkiye’ye karşı takındığı tavır, Biden döneminde değişmeyecektir. Türkiye’nin, sınırlarını korumak amacıyla meşru olarak yürüttüğü terörle mücadele operasyonları devam etmelidir. Bu süreçte, Biden yönetimine verilecek en ufak taviz, YPG/PKK’lı teröristlerin Suriye’nin kuzeyinde ‘devletçik’ kurmak hayallerini daha da güçlendirecektir.
Unutulmamalıdır ki, Suriye ve Doğu Akdeniz’de yaşanılan gelişmeler birbirine paraleldir; Doğu Akdeniz’de denizden karaya hapsedilmek istenen Türkiye, Suriye’de ise terör örgütlerinin biçtiği sınırlara hapsedilmek istenmektedir. Türkiye, Biden yönetimine karşı dikkatli olmalı ve caydırıcılığını en başta diplomasi üzerinde kullanmalıdır.
Yararlanılan Kaynaklar
- https://hellenicnews.com/the-hellenization-of-joe-biden-2/
- https://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/10/141004_bidenhttps://www.bbc.com/news/world-us-canada-29528482
- https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-37179121https://odatv4.com/internet-oyunu-olup-olmadigini-anlayamadik-2408161200.html
- https://www.haber7.com/siyaset/haber/3032179-bulent-ecevitten-tarihi-biden-yorumu-yunan-lobisi-militani
- https://www.gzt.com/jurnalist/joe-bidenin-turkiye-karsiti-gecmisi-kibris-icin-yunanistani-savundu-3562813
- https://www.amerikaninsesi.com/a/joe-biden-se%C3%A7ilirsem-ermeni-soyk%C4%B1r%C4%B1m%C4%B1n%C4%B1-tan%C4%B1yan-karar-tasar%C4%B1s%C4%B1n%C4%B1-destekleyece%C4%9Fim-/5390692.html