‘Mavi Vatan’ kavramının fikir babası E. Tümamiral Cem Gürdeniz Mavi Vatan, Adalar Denizi, Doğu Akdeniz, Osmanlı Donanması, Libya ve Kıbrıs konusundaki önemli tespitlerini Babala TV’ye anlattı. Cem Gürdeniz’in, söz konusu konulardaki tespitlerini sizler için hazırladık, derledik;
‘Oruç Reis 28. Boylam’ın Batısına Gidebilir’
Türkiye’nin gelecek yüzyılını şekillendirecek ve son üç ayın sonrasında ortaya çıkmış bir genel hazırlığı ortaya çıkarıyor. Akdeniz’de dinamik oynanan bir satranç görülmektedir. Her ülke hamleler yaptı ve Türkiye çok basınçlı dönemlerden geçmiştir. Şu an durum sakindir çünkü burada insiyatif ve alan hakimiyeti Türkiyede idi, arkasında 1700 km2 kıyısı olan Anadolu vardı. Büyük bir donanması ve Kıbrıs adasındaki Türk varlığı vardı.
Dünya’nın sayılı sismik ve derme filosuna sahip donanması vardı. Bu gemiler olmasa Türkiye, özel sektörden dış ülkelerden kiralasa bunların hiçbiri gelmezdi. Türkiye, Gambot diplomasiyi, sismik diplomasiyi çok uygulayan bir ülke oldu. Eleştiri olarak; İstikşafi görüşmelerde Türkiye istediğini elde edemezse Türkiye bu kadar provakasyona, ‘sizin bizi kötülemenize rağmen iyi niyet gösterdik ama sonuca gidemiyoruz Oruç Reis’i 28. Boylamın batısına gönderiyorum’ diyebilir. Bu şans Türkiye için her zaman var.
Niye 28. Boylam (Rodos’tan geçen boylam) diyorum, çünkü Türkiye bugüne kadar Rodos’un batısına geçmedi. Bu Dışişleri’nin bu konuda temkinli olduğunu gösteriyor. Fakat bana göre bu yanlış. 27 Kasım anlaşmasından sonra BM’e deklare edilen kıta sahanlığı Girit’in doğusundan geçiyor. Ben olsaydım, 6 Ağustos anlaşmasından sonra değiştirir ve NAVTEX’in batı sınırını Girit’in yanından geçiriyorum yani sağımın en batısından geçiriyorum demesi gerekirdi. Eğer Türkiye bu gidişattan memnun olmazsa bu seçeneği cebinde tutmalıdır.
‘Yunanistan, Doğu Akdeniz’e Taraf Değildir’
Diğer taraftan Yunanistan, Doğu Akdeniz’e taraf değildir. Yunanistan tekrar görüşme masasına geliyor. İstikşafi görüşmeleri normalde Ege için fakat Doğu Akdeniz gündeme getirilecek mi? Burada Yunanistan’ın taraf olmadığını empoze etmek gerekiyor. Doğu Akdeniz konferansında Yunanistan’ın yeri olmaması gerekiyor.
Konferansa alındığı taktirde onun adalarının kıta sahanlığı ürettiğini kabul etmiş oluyorsunuz ve Libya ile yaptığımız MEB anlaşması da risk altına girmiş olur. Bugün ne taviz verilirse geri almak çok zordur. Bunu barış içerisine ikna yöntemi ile çözülmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin en büyük büyükelçileri donanmasıdır. Dışişleri, Yunanistan’ı Akdeniz’de muhatap kabul edip etmeme konusu ve 26. boylama bir devlet uygulaması mutlaka yapılması gerektiği iki önemli husustur.
‘Atlantik Sistem’in Etkisi Kalktı’
Yaşanılan süreç sadece Türkiye, Yunanistan, GKRY arasındaki bir deniz yetki alanları paylaşım süreci değildir. Bütün güç odakları burada pozisyon alamaya başlıyor. Bu yüzden Türkiye bütün jeopolitik fay hatlarını görerek sağlam durmalı. Çünkü bugün şekillenen ortam post-hegemonik etki alanları siyasi coğrafya şekilleniyor.
Atlantik Sistem’in 15 Temmuz 2016 sonrası Türkiye üzerindeki etkisi kalkmıştır. Türkiye artık kendi jeopolitiği ile hareket etmesi gerektiğini öğrendi. Türkiye oyunu çok yüksek planlama gayretleri içerisinde oynamak zorundadır, çünkü gelecekteki jeopolitik savunma ihtiyacı devam edecek. Anadolu’nun savunulması, okyanuslara açılma ihtiyacı devam edecek.
‘Son Sözü Coğrafya Söyler’
Seville haritası kıta sahanlığı açısından bütün adalara kıta sahanlığı vermiştir ve Türkiye‘yi Ege’de karasularına hapsetmiştir. Eğer bu harita empoze edilirse, Türkiye 60 bin km2 kaybeder. Doğu Akdenizde’de hem Meis hem diğer adalar zinciri nedeniyle neredeyse Türkiye’den, Kıbrıs’ın çaldıklarıyla 150 bin km2 alanı çalmışlardır.
Türkiye, Mavi Vatan ile denizi yeni yeni keşfetmiştir. Dünya’nın gözü Doğu Akdeniz’dedir. Diğer ülkeler, Türkiye’yi bir şeyle oyalamak istiyorlar, Meis’e asker çıkararak kışkırtmaya çalışıyorlar çünkü Türkiye’yi teşvik edip orada bir krizi alevlendirip Doğu Akdeniz’deki yayılmayı hedeflemektedirler.
Türkiye’nin jeopolitik hedefi 200 bin km2’lik alanı kontrole, emniyete almaktır. Alınırsa ve Türk bayrağı dikilse Türk kamuoyunun vicdanını rahatlatır. Eğer hükümet halkın bu duygusunu tatmin etmek istiyorsa ilk yapacağı iş 150 ada, adacık ve kayalığın ismini BM’e deklare eder ve yeni bir süreci başlatır. Yunanistan’a da nota verir bunları size devretmedik diye yeni bir aksiyonel süreci başlatabilir.

‘Osmanlı Donanması’
Osmanlı İmparatorluğu’nun deniz jeopolitik perspektifi yoktu. Çünkü ipek ve baharat yollarının tam ortasındaydı ve başka bir şeye ihtiyacı yoktu. Osmanlı Devleti denizci bir devlet olmadığından bundan kaynaklanan bedeli çok ağır ödemiştir. Donanma baskınları sonucu birçok denizci imha edilmiş ve donanmalar yakılmıştır.
Şu an Türkiye zamanı geri sayarak yetişmeye çalışıyor. Neden Mustafa Kemal Atatürk önemli ? Çünkü bu aydınlanmayı, yolu açan kişidir. Atatürk devrimleri olmasaydı ne MİLGEM yapılabilirdi ne ATMACA Füzesi yapılabilirdi ne de İHA’lar uçabilirdi. Bu ancak toplumsal bir bilgi devrimi ile olur. İşte Mustafa Kemal bize bunu verdi.
Eğer denizde bir yeri alıyorsan güçlü donanman olması gerekir, dış periferiyi kontrol edeceksin oraya gelecek nakil yollarını keseceksin, yaklaşma sularını kontrol edeceksin. Sonunda Abdülhamid’in düşünemediği durum sonucu Selanik düşmüştür. Anavatan savunması denizden başlamalıydı.
‘Libya ve Kıbrıs’
Libya ve Kıbrıs, Türkiye’nin Mavi Vatan mücadelesinde yetki alanlarımızın gelecek için korunmasında çok kritik iki yerdir. Mavi Vatan’ın batı kapısı Libya’dır. 21.yüzyıla hazırlık yapan Türkiye için Mavi Vatan bir atlama tahtası olacaktır.
Libya’da yeni bir iktidarın başlaması, yeni bir kaderin belirlenmesinde en kritik şey Türkiye ve Rusya’nın Libya’da anlaşması gerekmektedir. Türkiye’nin orada bir üs almasına Rusya bir şey dememesi gerekir. Rusya’nın da bir üs kurmasına, Türkiye’nin bir şey dememesi gerekir. Çünkü büyük devletlerle ilişkiler karşılıklı çıkar dengesine bağlıdır.
Kıbrıs’taki seçimde kim seçilirse seçilsin dileğimiz Türkiye ile rakip olmayan, düşman olmayan birisi olmasıdır. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasından sonra ‘federal çözüme artık nokta koyduk’ açıklaması çok önemlidir ve içinin doldurulması gerekir. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmalıdır. Yeni seçilen hükümette, Türkiye’nin bu kararını desteklemelidir. Hatta KKTC meclisi de derhal bu konuda karar almalıdır. Seçimlerden sonraki hükümette federal çözüm artık tartışılmayacaktır diye.
Çözüm süreci 5+1’i Türkiye teklif etmişti. Kıbrıs Rumları, Türkiye ve BM oturalım masaya neyi tartışacağımızı, neyi hedeflediğimizi önce konuşalım diye bir konferans modeli üzerine buradaki hedef boşanma olacaktır. Bu boşanma nasıl olacaktır? Sonrasında Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ortaya çıktıktan sonra Türkiye’nin yapacağı en önemli iş bunu tanıtma atağı olmalıdır.
Daha sonra Türkiye ile stratejik, ekonomik iş birliği anlaşmaları ile bu ülkenin savunması Türkiye tarafından garanti edilmeli, egemen üsler verilmelidir. Eğer böyle bir model olmuyorsa, Monaco modeli gibi dışişleri ve savunmasında bize bağlı olabilir. Kuzey Kıbrıs’taki halka da tavsiyemiz şudur; bağımsızlık, özgürlük her şeyin üstündedir. AB pasaportu uğruna köleleşmek tercihleri ise kendi bilecekleri bir şeydir.
‘Denizcilik Bakanlığı Kurulmalıdır’
Türkiye’nin de Kıbrıs seçimlerinden sonra yapacağı şey, derhal bir deniz üssü, hava üssü kurmasıdır. Türkiye’nin 21.yüzyıl geleceğinde iki anahtar kelime vardır; birisi Atatürk’e yaklaşmak diğeri ise denizci olmaktır. Mevcut iktidar Denizcilik Bakanlığı’nı kurarsa tarihe geçer.
Denizcilik Bakanlığı niye önemli; ülkenin ithalat ve ihracatını %89’u deniz yoluyla gerçekleşiyor, gemiye limana muhtaçsın. Deniz Kuvvetleri’nin savunma sanayini kendi tersanelerimiz destekliyor. O yüzden Türk denizciliği tek elden yürütülmesi gerekiyor.
Bakanlıklar darmadağınık bir şekildedir. Türkiye’nin derhal tek elden denizciliği ele alacak çevresiyle, sanayisiyle, işletmesiyle tek elden yönetilmesi gerekir. Çünkü neslin ihtiyaçları o kadar büyük olacak ki bu sistem ile yönetilemeyecek.