Afrika, geçmişten günümüze sahip olduğu tarihi, siyasi, ekonomik ve jeopolitik önemlerinden dolayı kuşkusuz her dönem güçlü ülkelerin radarına girmiştir ve adeta bir arena edasıyla güçlü devletlerin siyasi düellolarına sahne olmuştur. Afrika, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları sayesinde dünya üzerinde bulunan 7 kıta arasından elmas gibi ışıldasa da kıta 15.yy. dan itibaren başlayan sömürgecilik faaliyetleri neticesinde fakirliğin ve sefaletin ana üssü olmuş, gelişen dünyanın gelişmemiş unsuru olarak yerini almıştır.
Ancak soğuk savaş sonrası dönemde değişen dünya aritmetiğiyle beraber, zengin yeraltı kaynakları, gelişime aç ve dinamik nüfusuyla ve bakir coğrafyasıyla dünyanın doğusuna kayan sermaye piyasalarından nasibini almış ve bölgeyi kalkındırmaya yönelik önemli yatırımlar almaya başlamıştır. Afrika’da yatırımı olan başlıca ülkelere Fransa, ABD, Çin, Rusya Hindistan, Malezya, Brezilya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Türkiye’yi örnek gösterebiliriz. Bu ülkelerden Afrika’ya en çok yatırımı bulunan ülke ise kuşkusuz Çin’dir. 1998 yılından itibaren başlayan Afrika’ya açılım hamlesiyle Türkiye’de günümüzde Afrika’nın önemli yatırımcılarındandır ve günden güne artan yatırımlarıyla Afrika’nın geleceğinde önemli yer tutması beklenmektedir.

Çin’in Yatırımları
Çin’in Afrika yatırımları 1950’li yıllardan itibaren başlasa da 1990 yılından itibaren ivme kazandığını söyleyebiliriz. 1990’lı yıllardan itibaren ekonomide büyüme rakamları çift hanelere ulaşan Çin, Afrika ile olan ilişkisini de bu dönemden itibaren ciddi bir şekilde artırmıştır. Çin tarafından 2013 yılında duyurulan “Bir Kuşak-Bir Yol” projesinden sonra Çin-Afrika ilişkileri doruğa ulaşmıştır ve gelinen süreçte Afrika kıtasında 10 binden fazla Çinli şirket aktif olarak bulunmaktadır. Edinilen verilere göre Çin’in Afrika’da 300 milyar dolarlık yatırımı bulunuyor. 2000 yılından itibaren yayınlanan veriler ışığında Çin’in Afrika ülkelerine 150 milyar dolardan fazla kredi verdiği belirtiliyor. Yarattığı borç diplomasisi sayesinde, bölgede siyasi olarak da oldukça aktif olan Çin, navlun fiyatlarının oldukça arttığı şu dönemde, Afrika’nın en önemli limanlarının da işletmecisi konumunda. Bu durum Çin’in deniz ticaretin de ki konumunu oldukça pekiştiriyor.
Türkiye-Afrika İlişkileri
Türkiye’nin Afrika’ya ilgisi 1960 ve 70’li yıllarda planlanan Afrika’ya açılım hamleleriyle başlasa da bu hamleler tam olarak başarılı olmamış ve sermaye tarafından destek görmemiştir. 1998 yılında ilan edilen ‘Afrika’ya Açılım Eylem Planı’ ile Türkiye- Afrika arasında yeni bir dönem başladı. İlerleyen süreçlerde. hükümet ve piyasanın kararlı adımları neticesinde 2005 yılı Afrika Yılı ilan edildi. Türkiye’nin yeni benimsediği stratejik derinlik hamleleriyle Afrika ile Türkiye arasında diplomatik alanlarda etkileşim başlamış ve akabinde 12 Nisan 2005 tarihinde Etiyopya’nın başkenti Adis Ababa ‘da yapılan Afrika Birliği zirvesinde, Türkiye, Afrika Birliğine gözlemci üye seçilmiştir. 2008 yılında Türkiye, Afrika Birliği tarafından alınan kararla ‘stratejik ortak’ ilan edilmiştir. 2008, 2014 ve 2021 yılında Türkiye-Afrika zirveleri düzenlenmiştir.
Ekonomik anlamda oldukça etkili olan bu zirvelerle beraber Türkiye ve Afrika arasındaki artan etkileşim ticari rakamlara da yansımıştır. Türkiye ve Afrika arasındaki ticaret hacmi 2003 yılında 3,5 milyar dolar seviyelerinde iken günümüzde ise 25 milyar doları aşmış durumdadır. Türkiye’nin bölgede müteahhitlik hizmetleri alanında da oldukça büyük yatırımları vardır. Türk müteahhit şirketleri tarafından Afrika’da yürütülen projelerin mali değeri 65 milyar dolardan fazladır. Bu projelerin önemli bir kısmı Batı ve Kuzey Afrika’da bulunurken, oldukça stratejik bölgelerde ve bölgenin ticari ve kültürel ekosistemine verdiği ve vereceği katkılarla oldukça önem haiz eden projeler olması. oldukça dikkat çekmektedir. Bu durum, bölgede Türk şirketlerine olan güvenin nişanesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

2009 yılına değin Türkiye, Afrika’da 12 büyükelçiliğe sahipken, 2009 yılından sonra atılan adımlarla büyük bir diplomatik hamle yapmış ve 31 yeni büyükelçilik açmıştır. Günümüzde Türkiye, Afrika’da 43 büyükelçilikle hizmet vermektedir. Türkiye, Afrika’da bulunan 43 büyükelçiliğiyle ABD, Rusya ve Fransa’dan sonra Afrika’da en çok büyükelçiliği olan 4. Ülke konumundadır. Dışişleri Bakanlığı’na yakın kaynakların bildirdiğine göre nihai hedefin 50 büyükelçilik sayısına ulaşılması olduğu belirtilmektedir. Afrika ülkeleri de Türkiye’nin bu diplomatik atağına karşın kayıtsız kalmamıştır ve 2008 yılında Afrika ülkelerinin Ankara’da bulunan diplomatik temsilciliklerinin sayısı 10 iken günümüzde bu rakam 37’ye çıkmıştır.
Türkiye’nin Yatırımları
Türkiye’nin Afrika ile ilişkileri gelişirken artan diplomatik temaslar beraberinde kültürel etkileşimin artmasına da yol açtı. Türkiye, başta TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve THY ile Afrika’ya pek çok insani ve kültürel temaslarda bulundu. 2000’lerin henüz başında Rusya’nın izlediği politikaya benzer bir politika izleyen Türkiye, bölgeye devlet eliyle ve halkın özel teşebbüsleriyle pek çok insani yardımda bulundu ve halen bulunmaktadır. Çin’in Afrika’da izlediği borç diplomasisi karşısında, Türkiye’nin izlediği bu politika, bölge halkıyla kurulan ilişki göz önüne alındığında, Türkiye’nin hanesine artı olarak yazılmaktadır. Son yayınlanan resmi verilere göre Afrika’ya gayri safi milli hasılasına oranla en çok insani yardım yapan ülke Türkiye’dir.
Bu yardımlar ve izlenen politika Türkiye’nin bölgedeki yumuşak gücü olarak dikkat çekmektedir. Türkiye Maarif Vakfı ve YTB tarafından her yıl binlerce çocuk burslu olarak okutulmaktadır. Bir kısmı Türkiye’de burslu olarak eğitim gören bu öğrencilerin, ülkelerine döndüklerinde önemli makamlarda görev almaları Türkiye’nin yumuşak gücüne işarettir. Türkiye Maarif Vakfı, Afrika’da 26 ülkedeki 175 eğitim kurumuyla 17 bin 565 öğrenciye eğitim vermektedir. TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü vasıtasıyla, Afrika’da kalkınma, eğitim ve kültür-sanat konusunda destek verilmektedir. Yunus Emre Enstitüsü’nün çeşitli ülkelerde bulunan büroları Türkçe’nin tanıtılmasında rol almaktadır. Türk Havayolları ise uçtuğu 64 destinasyonla Afrika’da en çok noktaya uçuş gerçekleştiren havayolu şirketi konumundadır.

Türkiye’nin Askeri gücü ve savunma sanayi Afrika ile olan ilişkilerde önemli yer tutmaktadır. Türkiye’nin gelişen savunma sanayii, başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere ihracat pazarını günden güne genişletmektedir. Uluslararası fuarlarda sergilenen Havelsan, Aselsan, Roketsan, Otokar, MKE, TUSAŞ, Sarsılmaz gibi Türk firmaları tarafından üretilen askeri araçlar ve teçhizatlar gerek kalitesi gerekse de maliyet uygunluğuyla oldukça ilgi toplamaktadır ve bölge ülkeleri tarafından da tercih edilmektedir. Son dönemlerde Afrika ve Ortadoğu da yaşanan askeri ve siyasi gelişmeler de Türkiye’nin bu bölgelerde askeri anlamda yer tutmasına olanak sağlamış ve bölgede yeni stratejik hamleler üretmesine imkân tanımıştır. Türkiye’nin ürettiği yeni ürünler Afrika’da bulunan başlıca büyük pazarlarda çeşitliliğin ve rekabetin artmasına yol açmıştır.
Türkiye, büyük pazarlardan olan Kuzey Afrika ülkeleri ve Güney Afrika’da savunma sanayi ve askeri iş birliği konularında başlıca rakip ülkelerden Japonya, Fransa, İsrail, Rusya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin tahakkümlerinin azalmasını sağlamıştır. Türkiye’nin Afrika’da savunma sanayi alanında bu denli yükselişine hızlıca artmasına neden olan en büyük etken ise bölge üzerinde gerçekleştirdiği askeri faaliyetler ve askeri iş birliği olarak gösterilmektedir. Türkiye’nin başta Somali, Libya, Etiyopya ve Mali’de bulunan askeri varlığı ve askeri ilişkileri, başta terörle mücadele olmak üzere, pek çok konuda Türkiye’nin sahip olduğu teknik tecrübeleri aktarması, bölgede Türkiye’nin askeri etkinliğini artırmasına yol açmaktadır. Kısacası Türkiye’nin Afrika’da izlediği ‘Kazan- Kazandır’ politikası askeri alanda da oldukça büyük faydalar sağlamaktadır. Afrika’nın büyük potansiyele sahip olduğu savunma sanayi gelişiminde de Türkiye’nin yeri oldukça büyük anlam ifade etmektedir.
Sonuç Olarak;
Bu gelişmeler ışığında Türkiye ve Afrika arasındaki yatırım zinciri askeri, siyasi, diplomatik, ekonomik ve kültürel alanlarda olmak üzere hız kesmeden devam etmektedir. Türkiye’nin tarihsel gelişiminde, Afrika ile olan ilişkileri Kuzey Afrika’dan öteye gidememiştir ancak günümüz dünya konjonktüründe, bölgesel ve küresel iş birliklerinin önemi oldukça artmıştır. Afrika’nın gerek yeraltı kaynakları gerek nüfus popülasyonu ve şehirleşmeye aç coğrafyası, gerekse de jeopolitik önemi dikkate alındığında Afrika, Türkiye için önemli yatırım alanlarından başlıcasıdır. Yatırımların hız kesmeden devam etmesi, Afrika Birliği tarafından Afrika’yı geleceğin küresel güç merkezi yapma hedefiyle oluşturulan ‘Gündem 2063’ adlı 50 yıllık kalkınma projesinde önemli yer tutmak için oldukça elzemdir. Çeşitli bakış açılarıyla incelendiğinde günümüz Afrika’sını 1980’ler ve 1990’ların henüz başındaki Çin’e benzetmek oldukça mümkündür.
