Kıbrıs tarih boyunca Akdeniz hakimiyetinin vazgeçilmez bir parçası niteliğindedir. Satranç tahtası Akdeniz olarak ele alınırsa kale şüphesiz Kıbrıs olacak ve tabi ki hakimiyet mücadelesi kapsamında birçok devlet toplumsal ve tarihsel bağı bulunmasını fırsat bilerek ada üzerinde hak iddia edecektir öncelikle Yunanistan için Kıbrıs’ın öneminden bahsedebilmek için Yunanistan’ın İdeaları kapsamında ele alınmalıdır.
Enosis ve Megalo İdea
Yunanistan için bölgede hakim olan düşünce şüphesiz, Enosis fikridir. Enosis; megola idea çerçevesinde Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için yapılacak girişimler bütünüdür. Bu bağlamda ilhak anlamına gelmekle birlikte, ulus devlet algısının Avrupa’da yayılışından bu yana yani 1821 yılından beri mevcuttur. Kıbrıs’ta Enosis taleplerinin ilk kez ortaya çıktığı tarih olarak Yunan bağımsızlık savaşının başlamış olduğu 1821 tarihi başlangıç alınabilir (Crawshaw,1952; s6).
Megola idea ise; 1543 İstanbul’un fethi ile Girit, Kıbrıs, Anadolu ve İskenderiye’nin ele geçirilerek Yunanlılar tarafından yönetilmesi hayalini esas alır. Bu bağlamda Yunanistan Kıbrıs’ı 1918 istedi 18 Ekim 1828 de Yunanistan; İngiltere, Rusya ve Fransa nota vererek bu fikri savunmuş ve yıllarca okullarda ve kiliselerde propaganda faaliyeti olarak kullanılmıştır.
Kıbrıslı Rum sosyolog Kyriacos Markides Yunan Megali İdeası’nı tanımlarken tüm Yunanlıların Bizans İmparatorluğunun yeninden canlandırılacağı ve tüm Yunan topraklarının bir kez daha büyük Yunanistan bayrağı altında birleşeceği hayali olarak tanımlar ve bu Panhellenik ideolojiyi İstanbul’un Türkler tarafından fethine kadar götürür. Ayrıca Markides’e göre Kıbrıslı Rumlar kültürel ve tarihsel olarak Yunan oldukların düşündükleri için Megali İdea geniş kitlelere hitap etmiştir.
Yabancı yönetim altındaki Yunan dünyasını her bölgesinde gerçekleştirilmek istenir. “Yunanistan’la birleşmek için halk savaşmaya çağrıldığında onları ayaklandırmak için çok çaba sarf etmesi de gerekmiyordu” yorumunda bulunan Markides’e göre, Enosis eski Bizans uygarlığını canlandırmak isteyen Yunan entelektüellerinin zihninden çıkmış ve Kıbrıs’ta Kilisenin toplum nezdindeki etkisiyle de hareket güç kazanmıştır (Markides, 1977; s 31)
Ana hatları ile Osmanlı hakimiyeti son verilen Kıbrıs Üzerine Yunan ve İngiliz ideaları ile hakimiyet çalışmaları 20 yy ile birlikte hız kesmeden devam etmiştir. Bu bağlamda, İngiltere’den bağımsızlığını alan Kıbrıs için tarih 2. Dünya savaşı ile birlikte yeniden başlayacaktı. Öyle ki belki de adada en önemli siyasi propaganda faaliyeti açsından 1963 yılı dönüm noktası niteliğinde AKEL faaliyetlerine başlamaktadır.
AKEL (Rum Komunist Partisi)
AKEL (Rum Komunist Partisi), 1963-1974 arası yıllarda Türkler üzerinde baskı kurarak katlettiklerini kabul etmişlerdir. 1961’den itibaren Enosis yanlısı EOKA şiddet hareketlerin artmasıyla devam etti. Adadaki Türkleri yok etmeyi amaçlayan AKRİTAS Planı EOKA Terör örgütü tarafından gerçekleştirilmeye başlandı (İsmail, a.g.e s72)..
İlk saldırılarda Türkler sadece Lefkoşa’da 92 şehit verdiler. Yaralıların sayısı ise 146 idi. Savaş uçaklarının ihtar uçuşundan sonra Lefkoşa’daki saldırılar yavaşladı. Fakat köylerde şiddetlendi. Rumlar 26 Aralık’ta ilk büyük katliamlarını Ayvasıl’da gerçekleştirdiler. l Ocak 1964 tarihinde Makarios, Garanti Anlaşmasını tek taraflı olarak iptal ettiğini açıkladı. Bu dönemde 103 Türk köyü katliamdan kurtulmak için daha büyük Türk köylerine göç etmek zorunda kaldı.
24 Şubat 1964 tarihinde Ruslarla bir anlaşma yapan Makarios, turist taşıma maskesi altında adaya silah taşımaya başladı. Bu arada 5000 kişilik bir ordu kurdu. 1964’ün Mart ayında Rum saldırıları yeniden şiddetlendi. Bunun üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gerektiğinde Kıbrıs’a müdahale etme kararı aldı. BM Güvenlik Konseyi ise adaya Barış Gücü (BG) gönderme kararı aldı ve ilk BG adaya 14 Mart 1964 günü gelecektir. (Yılmaz, 1998; s 275)
EOKA faaliyetleri kapsamında adadan Türkleri silah zoru ile gönderemeyince ikinci plan olarak, sosyolojik ve ekonomik faaliyetler ile yıpratarak adadan göndermeyi veya asimile etmeyi planladılar.
‘Albaylar Cuntası’
Yunanistan’da ise “Albaylar Cuntası” denilen cunta yönetimi devam ediyordu. Yunan Cuntası da Enosis için izlenecek yol konusunda Makarios ile aynı fikirde değildi.
15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanlı subayların komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusu, Makarios’a karşı bir darbe gerçekleştirdi ve EOKA’cı Nikos Sampson’u cumhurbaşkanlığına getirdi. Esas hedefi Türkleri imha ederek kısa sürede Enosis’i gerçekleştirmek olan darbe karşısında Türkiye hemen diplomatik girişimlere başladı.
Darbeyi fiilen destekleyen ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin anayasasını ortadan kaldıran Yunanistan ile görüşmeye gerek duymayan dönemin Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, diğer garantör ülke İngiltere ile müdahale konusunu görüştü.
İngiltere’nin birlikte müdahaleye yanaşmaması üzerine Türkiye, Garanti Anlaşmasının kendisine tanıdığı tek başına müdahale hakkını kullanmaya karar verdi (İzgi, A.g.m. ss19 22). 20 Temmuz 1974’te TSK, denizden ve havadan adaya çıkarma gerçekleştirdi. 22 Temmuz akşamı ateşkes yürürlüğe girdiğinde Türk Kuvvetleri Girne-Lefkoşa yolunu kontrol altına almışlar ve Girne kıyılarında da bir genişleme yapmışlardı.
Ancak bu durum, askeri taktik açıdan dezavantajlı bir pozisyon sağlıyordu. Bu dönemde Türkiye adaya 300 tank ve 40 bin asker çıkarmış bulunuyordu. Yılmaz, a.g.e s276).
Sonuç Olarak;
Yunanistan İçin Kıbrıs ‘ın önemi hayali olsa da ana hedef dahilinde Osmanlı tebası konumundan ulus devlet anlayışı çerçevesinde self determinasyon hakkını savunduğu döneme kadar gitmektedir. Enosis algısı, bu görüşten daha derin bir ağıtın ürünü olan Megola İdea’ya dayanmaktadır. Kıbrıs’ın önemi sadece Kıbrıs da değil “Helenizm’e ulaşma” algısı olmakta sadece Kıbrıs değil bu bağlamda Megola idea sadece Kıbrıs’tan ibaret değildir.
Filiki Eterya kurulurken hazırlanan program, Megali İdea’nın hedeflerini oluşturmuştur. Bu hedefler şöyle sıralanabilir; Yunan Milleti’nin tam istiklalinin temini, ardından Batı Trakya ve Selanik’in Yunanistan’a ilhakı, Ege Adaları’nın Yunanistan’a ilhakı, On iki Ada’nın Yunanistan’a ilhakı, Girit Adası’nın Yunanistan’a ilhakı, Batı Anadolu’nun Yunanistan’a ilhakı, Pontus Rum Hükümetinin kurulması, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı, İmroz ve Bozcaada’nın Yunanistan’a ilhakı ve son olarak İstanbul’un işgal edilerek Doğru Roma İmparatorluğu’nun ihyasını içermektedir (Kalelioğlu, 2008; ss 108-109).
Yunanistan’ın asıl amacı Helenistik döneme olan özlemlerini karşımıza çıkaran Megola İdea ile Türk topraklarına doğru genişleyerek büyük Yunan Devleti’ni kurmak ve dünya siyasetinde belirleyici bir unsur haline gelmektir. Oniki Ada’nın Yunanistan’ın eline geçmesi Yunan devletine güç kazandırmış ve yanına büyük devletleri alarak daha fazla toprak istemeye başlamıştır.